Gündem

Sosyal medya bir baskı aracına dönüştü

Abone Ol

2020-2021 Adli Yıl Açılışı nedeniyle Eskişehir Barosu tarafından Adliye önünde tören düzenlendi. Törende Eskişehir Baro Başkanı konuşma yaptı.

Yeni adli yılı kutlayarak sözlerine başlayan Eskişehir Baro Başkanı Mustafa Elagöz, “2016 yılından bu yana Adli yıl açılış törenleri Yürütmenin merkezi Cumhurbaşkanlığı külliyesinde yapılmaktadır. Geçen yıl krize dönen bu durum, maalesef bu sene de tekrar edilmektedir. Yargıtay, Adli yıl açılış törenini bu sene de Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde yapmaktadır. Bu durum Yargı bağımsızlığına açıkça aykırıdır ve yürütmenin emellerine çanak tutmaktır.  Yargının en üst mevkiinde olanların, önce yargı bağımsızlığına sahip çıkması ve buna uygun olarak davranması zorunludur. Adli yıl açılış töreninin külliyede yapılmasını, Eskişehir Barosu olarak bir kez daha kınıyor ve yargı bağımsızlığını korumakla yükümlü olan yetkilileri, oturdukları makamlara uygun davranmaya davet ediyoruz” ifadelerini kullandı.

YÜRÜTME, BU ANLAYIŞINDAN DERHAL VAZGEÇMELİ

Elagöz, “Bir devlette güçlü olması gereken kurumların başında da Yargı kurumu gelmektedir. Güçlü ve bağımsız yargı, demokrasilerde özgürlüğün güvencesi, kişi hak ve hürriyetlerinin, hak arama özgürlüğünün teminatıdır” diye konuştu. Bağımsızlığı olmayan bir yargının; süreç içerisinde siyasallaşacağı gibi tarafsızlığını da yitireceğini belirten Elagöz, “Ancak ülkemizde Yargı, malesef yürütmenin bir organı olarak görülmeye çalışılmakta, yürütmenin emir ve talimatlarına uygun şekilde davranmaya zorlanmaktadır. Yürütme, bu anlayışından derhal vazgeçmelidir. Sorun sadece yürütmede mi? Yürütmenin bu emellerine çanak tutanlar da bundan sorumludurlar” şeklinde konuştu.

YARGISIZ İNFAZ SİSTEMİNE DÖNÜŞECEK

“Yargıdaki en önemli sorun Yürütme erkinin ta kendisidir” diyen Baro Başkanı Elagöz, “Sınır tanımayan, anayasa, yasa nedir bilmeyen yürütme, Anayasaya bağlı kalarak, devletin her kurumunu kendisine bağlı bir organ haline getirip, güçler ayrılığından güçler birliği sistemini yaratma  gayretinden kurtulmalıdır. Aksi takdirde ülkemizde ne huzur kalacak, ne adalet ne de can ve mal güvenliği kalacaktır. Yargı kendi mecrasında bırakılmalıdır. Aksi takdirde yargı sistemimiz yargısız infaz sistemine dönüşecektir” şeklinde konuştu.

SOSYAL MEDYA BİR BASKI ARACINA DÖNÜŞTÜ

Ülkemizde adalete olan güveni kalmayan yurttaşın,  artık yazılı, görsel ve sosyal medyayı bir baskı aracı olarak kullanarak adalet aramaya başladığını belirten Elagöz, şunları söyledi: “Ülkemizde toplumsal baskı oluşturulmadan artık sağlıklı bir karar almak imkansız hale gelmiştir. Bu durum biz hukukçular için kabul edilemez bir durumdur. Sosyal medyanın artık bir baskı aracı olarak kullanıldığı bir ortam, ülkemizdeki adaletin ne noktaya geldiğinin açık delilidir. Adalet toplumsal baskı ile değil, hak ve hukuktan sapmayan, özgür düşünebilen ve kendisini baskı altında hissetmeyen liyakatli yargıçlar eliyle sağlanmalıdır. Ancak savunduğumuz bu idealler gerçekleşemediği için toplum da kendisine göre haklıdır.    Liyakatın yerini Sadakatin aldığı bir sistemde kimsenin hukuk güvenliği olmaz, olamaz. Böyle bir sistemde adil yargılanma ve doğru mahkeme kararları çıkması beklenemez.”

13 BİN KANUN DEĞİŞİKLİĞİ YAPILDI

Son 18 yılda 13.000 civarında kanun değişikliği yapıldığına dikkat çeken Baro Başkanı Mustafa Elagöz, şöyle konuştu: “Bu değişiklikler, genellikle hukuk literatürümüze yeni girmiş olan torba yasalarla gerçekleştirilmektedir. Torba yasa denen kavram ile birbiriyle alakası olmayan her türlü kanun değişikliği bir arada yapılmaktadır. Türkiye Büyük Millet Meclisi bir fabrika gibi çalışmakta, neyin kanunlaştırıldığını dahi bilmeden meclisten geçirilen yasalarla ülkemiz tam manasıyla bir kanun karmaşası devleti haline gelmiş bulunmaktadır. Yine ülkemizde son yıllarda giderek artan biçimde temel kanunlarda da değişiklik yapılmaktadır.”

BİZLER CÜBBELERİMİZE DÜĞME DİKMEYECEĞİZ

Yargının 3. ayağı olan avukatlar ve onların meslek örgütleri Baroların siyasi iktidarı rahatsız ettiğini ifade eden Başkan Elagöz, sözlerini şöyle sürdürdü: “Baroları kendi ideolojisine göre şekillendiremeyen siyasal iktidar, dünyada örneği olmayan  çoklu baro sistemini getirerek baroları bölme ve baroları siyasetin tam da göbeğine koyma girişimini, tüm mücadelemize rağmen maalesef yasalaştırmıştır. Hem de bu yasa 15 Temmuz günü onaylanmıştır. Getirdikleri düzenleme ile baroların siyasetten uzaklaştırılacağını, baroların meslek sorunlarına odaklanmasını sağlayacaklarını belirten iktidar mensupları meslek sorunlarımızın temel kaynağının kendileri olduğunu görmezden gelerek,  baroları tam da siyasetin aracı haline getirmeyi amaçlamıştır. Unutmayınız ki; biz avukatız, biz kimseden emir ve talimat almayız. Emir ve talimatla baro kurmaya kalkanlar bırakın baro kurmayı, emir aldığınız siyasilerin teşkilat başkanlığını yapın.  Barolar hiçbir siyasi partinin arka bahçesi değildir ve olamaz... Cumhuriyetin avukatları, aydınlanma devriminin avukatları olan bizler cübbelerimize düğme dikmeyeceğiz. Her daim hakkı ve hukuku savunmaya, kimseden emir ve talimat almamaya, meslek onurumuzu korumaya ve doğruları söylemeye, onurlu ve dik duruşumuzdan ödün vermeden görevimizi yapmaya devam edeceğimizi  buradan bir kez daha haykırıyoruz."