Üniversitelerdeki özel güvenliklere eğitim Üniversitelerdeki özel güvenliklere eğitim

Dünya genelinde gıda enflasyonu düşerken ülkemizde artarak yüzde 75 seviyesine geldiğini belirten Suiçmez, tarım politikalarında ciddi düzenlemelere gidilmediği sürece ürünlerin yüksek fiyatlardan alınmaya devam edeceğini söyledi. 
Yüksek fiyatlar nedeniyle yeterli gıda tüketilmemesinin nedenlerini üretime aramak gerektiğini vurgulayan Suiçmez, “Üretim boyutundaki sorunlara da bizler yıllardır anlatıyoruz. Dünyada gıda enflasyonu düşerken bizde artarak yüzde 75 olduysa ve gelecek aylarda daha da artacaksa bunun tüketici olarak da tüm halk olarak da nedenlerini somut şekilde ortaya koymak gerekir. Eskişehir’de yaşanan sorunlar Türkiye’nin her yerinde yaşanmakta. Çiftçiler üretimde bulunmak için girdi kullanıyorlar ve girdilerin içindeki en önemli maddelerden biri mazot. Seçim öncesinde 19 lira olan mazot bugün 41 lira.” açıklamasında bulundu. 
Tarım sektöründe tasarruf olmaz
Geçtiğimiz günlerde 5 yıllık kalkınma planının meclise sunulmasını da hatırlatan Suiçmez, planda tarıma yönelik somut desteklerin olmadığının altını çizdi. Suiçmez, “İnsanlar yeterli, ucuz ve dengeli gıdaya ulaşmak zorunda. En son tasarruf edilecek sektör tarım. En son tasarrufa girecek bakanlık bütçesi de Tarım ve Orman Bakanlığı olmalıdır.” dedi.
Tarıma destek bütçesi yüzde 44
2024 yılı için açıklanan toplam tarım destek bütçesinin yüzde 44 olduğunu söyleyen Suiçmez, “Enflasyonun yüzde 65 tahmin edildiği, yüzde 70’lerin üzerine çıkacağı bir ortamda enflasyonun altında toplam destek bütçesi açıklarsak, mazotta yüzde 37, gübrede hiçbir artırım yapmazsak ve diğer girdilerde herhangi bir değişiklik yapmazsak çiftçi böyle bir ortamda ürününü ekip ekmeyeceğini düşünmeye başlar. Böyle bir ortamda sadece destek politikalarıyla tarım kalkınmaz. Girdilerde somut indirimlerin olmadığı, her üründe alım fiyatının maliyet fiyatının altında açıklandığı bir ortamda gıda arz açığımız artar, yurt dışından da artık korumacı politikaların gündemde olduğunu daha milliyetçi kavramların tartışıldığı bir ortamda biz ya yeterince ürün alamayız ya da daha yüksek fiyatla alırız. Bizim üretim politikalarımızı, üreticiyi koruyan, maliyeti düşüren, uzun vadeli planlı bir şekilde yürütmemiz gerekir.” şeklinde konuştu. 
Kar etmeyen çiftçi ekim yapmıyor
Çiftçi nüfusunun yaşlandığına dikkat çeken Suiçmez, “Türkiye ziraat odaları birliğine bağlı 5 milyon 100 bin çiftçi var. Çiftçinin destekten faydalanabilmesinin ön koşulu çiftçi kayıt sistemine kayıtlı olan çiftçi sayısı 2,1 milyon. Çiftçi nüfusu yaşlandı. Gençleri alana çekmek için projeler yapılıyor. Şimdi üretici kar edemediği için alandan çekiliyor, alanına ekmiyor. 4 milyon hektar arazi ekilmiyor. Ekilmedik bir karış alan kalmasın mantığıyla 2 yıl üst üste ekmeyen çiftçinin arazisini devlet kiralama görevini üstlendi. Bizler ziraat mühendisleri olarak şunu söylüyoruz, çiftçilik bir meslektir. Kar ediyorsa devam eder. Orayı kiralayanlar mazotu 40 liradan almayacaklar.” dedi. 
Baskıcı bir yönetmelik
Geçtiğimiz aylarda gündeme gelen Tarımsal üretim planlaması yönetmeliğine de değinen Suiçmez, sistemin liyakatli olmadığını belirtti. Suiçmez, “Yönetmeliğe göre il ve ilçelerde teknik komiteler var. Oradaki kararlar bakanlığa gelecek, bakanlıkta da bakan yardımcısı başkanlığında 6 genel müdür gerektiğinde oylama yaparak hangi üretici, hangi ilde, hangi ürünü ekecekse buna bürokrasi karar verecek. Son karar mercii o. Böyle bir aşamada da biz tarımsal üretim planlamasını da hep savunduk ama böyle baskıcı değil. Yönlendirici, teşvik edici, havza bazlı ve desteklerle bunu yapabilirsiniz.