Vücudumuzda birçok metabolik süreçte rol oynadığı için hayati fonksiyonları bulunan, boyun bölgemizin hemen altında yer alan kelebek şeklindeki organımıza tiroit adı verilmektedir. Tiroit metabolizmasındaki herhangi bir bozukluk sonucunda bireyin vücut ağırlığında azalmalar ya da artmalar şeklinde kendini gösteren dalgalanmalar görülmektedir. Yeterli, dengeli ve düzenli bir beslenme ile bireydeki hem vücut ağırlığı dalgalanmalarının hem de yağ dokusundaki fazlalıkların oluşturabileceği zararların önüne geçilebilmektedir.
Hipotiroidi (tiroit bezinin az çalışması) ve hipertiroidi (tiroit bezinin fazla çalışması) durumlarında dikkat edilmesi gereken bazı temel beslenme prensipleri bulunmaktadır. Tiroit hastalıkları için genel beslenme önerilerine göz atacak olursak:
· Tiroit rahatsızlıklarında iyot tüketimi önemlidir. Hipotiroidi hastalarına iyotlu tuz tüketimi önerilirken; hipertiroidi hastalarına iyotsuz tuz tüketimi önerilmektedir.
· Selenyum ve E vitamini bakımından zengin deniz ürünleri, tavuk ve hindi eti, ay çekirdeği, kabak çekirdeği, yumurta, baklagiller, yeşil yapraklı sebzeler, badem, fındık, ceviz, keten tohumu vb. gibi gıdalar tüketilebilir.
· Bir diğer önemli mineral de çinkodur. Deniz ürünleri, karaciğer, et, balık, peynir ve süt gibi gıda ürünleri, kuru baklagiller, chia tohumu vb. gibi gıdalar tüketilebilir.
· Tiroit hastalarının dikkat etmesi gereken besin grubu “Guatrojenik Besinler”dir. Turp, lahana, karnabahar, Brüksel lahanası, şalgam, hardal gibi besinler guatrojenik besin sınıfı içerisinde yer almaktadır.
· Hipotiroidi hastalarında özellikle görülen kabızlık problemiyle başa çıkmak adına diyette bol posa (lif) içeren sebze, meyve ve kuru baklagillerin tüketilmesi önerilmektedir. Günlük 2-3 porsiyon mevsim sebzeleri ve glisemik indeksi düşük, lif miktarı fazla olan mevsim meyveleri 2-3 porsiyon olacak şekilde tüketilebilir.
· Beyaz buğday unundan yapılmış rafine ürünler yerine, hem B vitamin kompleksi bakımından hem de posa bakımından zengin tam buğday ya da çavdar unundan yapılmış ürünler tüketilebilir.
· Vücutta meydana gelebilecek ödem riskine karşı günde en az 8-10 su bardağı su tüketimi ihmal edilmemelidir.
· Posa ve bitkisel protein kaynağı olan kuru baklagiller haftada en az 2 gün olacak şekilde tüketilmelidir.
· Mevcut hastalık sürecinin olumsuz yönde etkilenmemesi adına; alkol, sigara, kafein alımı ve fazla miktarda şeker ve şekerli ürünlerin tüketimi olabildiğince sınırlandırılmalıdır.