15 Temmuz darbe girişiminin ardından milyonları coşturan Demokrasi Marşı’nın mimarları ilk kez bir araya geldi. Önce sosyal medyada büyük beğeni toplayan, ardından demokrasi nöbetlerinin vazgeçilmezi olan 15 Temmuz Demokrasi Marşı’nın yazarı, bestecisi ve seslendirenleri tek bir ağızdan yine, “Ya özgürlük bundan sonra, yahut da zillet” dedi. Darbe girişimi gecesinin ardından kaleme alınan ve milli birliğin sesi haline gelen 15 Temmuz Demokrasi Marşı’nın söz yazarı Hanefi Söztutan, bestecisi Necmi Çiçekçi, kabus gecesi telefon görüşmeleri sonucu yüreklerden yüreğe dokunan marşın yazılma hikayesini İHA’ya anlattı. “Yaşananlara kayıtsız kalamazdık” diyen marşın söz yazarı Hanefi Söztutan, marşa ruhunu veren hissiyatın milletin meydanlardaki kahramanlığı olduğunu söyledi. Duygulara tercüman olan Söztutan, “Meydanlarda milletin kahramanlıklarını gördük. Gördükçe coştuk. Buna kayıtsız kalmak mümkün değil. Her yeni gün ayrı bir kahramanlık hikayesi çıkıyor. Asıl marşı asıl destanı onlar yazdı. Bu duygularla milletin duygularına tercüman olduk” dedi. Marşın bu kadar geniş yankı bulmasını beklemediğini belirten Söztutan, “Bu kadar popüler olmasını beklemiyordum. Millet ve devlet kademeleri de sahiplendi. Özellikle İhlas Holding Yönetim Kurulu Başkanımız Ahmet Mücahid Ören Beyefendi, ‘tavizsiz bir şekilde başkomutanımızın, demokrasimizin yanında olacağız’ talimatını verdi. Bu duygularla biz daha da coştuk. Mücahid Bey’in beğenip dua etmesi, sahiplenmesi ve yayması ayrı bir gurur meselesi. Yenikapı miting alanında da Cumhurbaşkanımız gelince çalındı ve ayrı gururlandık. Dinlerken vatandaş olarak ilk kez dinliyor gibi coştum. Özellikle bir var olma, yok olma mücadelesi verdi millet. Ya özgürlük yahut da zillet diyor dizelerde. Benim de tüylerim diken diken oluyor dinlerken. Bu marş millete mal oldu’ diye konuştu. 18 Temmuz’da kaleme alınan ve 29 Temmuz’da bestelenip marş haline getirilerek kliple taçlandırılan marşın meydanlara kadar inmesinde büyük rol oynayan reklamcı Necmi Çiçekçi, aynı zamanda o gecenin kahramanlarından biri. Darbe girişimini haber alır almaz havalimanına gittiğini ve tanklardan birinin üzerine çıktığını anlatan Çiçekçi, “15 Temmuz gecesi Melih Gökçek’i dinlediğimizde hemen sokağa fırladık. Atatürk Havalimanı’na gittik. Toplum o gün inanılmaz bir enerji yüklüydü. Ben ki ortopedik problemleri olan biri olarak bir anda nasıl tankın üstüne çıktım hatırlamıyorum. Çünkü orada imanınız, bayrağınız, dininiz, çocuğunuz, ülkeniz, geleceğiniz var. Her şeyinize göz dikmiş insanlara karşı orada kendinizi gösterme mecburiyetindesiniz” dedi. Çiçekçi, atılan adımı sosyal sorumluluk gereği olarak özetleyerek, “Biz bu marşı, herhangi bir ekonomik beklenti içine girerek yazmadık. Bu, o günün duygusal tezahürüydü. Bunu bir sosyal sorumluluk olarak gördük. Herkesin kendi elinden ne geliyorsa yapması gereken bir dönemdi. Toplamda 9 notadan ibarettir müzik ama onun içine İhlas ve Allah rızası katarsanız başka bir şey oluyor. Parça biter bitmez önce paylaştığımız değerli büyüğümüz Mücahid Bey, “muhteşem olmuş” dedi. ‘Marş bizimdir’ diyerek sahiplenmesi de bizi ayrıca onurlandırdı” ifadelerini kullandı. Projenin mimarları röportajın sonunda, milyonları coşturan marşı hep bir ağızdan söyledi. (İHA)