Geçen günlerin birinde, araç trafiğine kapalı, yaya trafiğine fazlasıyla açık bir caddede öylesine geziyordum. Yanımdan gelip geçene, sağım solum çarpmasın diye takdir edilesi bir gayret içindeydim. Sanki bir tek ben sorumluydum, bu cadde nizamımdan. Öyle garip bir durum yani! Yine de keyifli sayılırdım.
Yürüyüşüm esnasında, önünden geçtiğim bir kafenin camında ki yazı ilişti gözüme . Donma noktası yazıyordu. Eee ne var bunda diyorsunuz! Haklısınız da bu yazıda ilginç olan bir husus yok ! Bende yaptığı çağrışım üzerine söyleyeceklerim. Zihnimi cezbetmesiyle alakalı.. Sanki insansı bir mevzuyu isimlendirme amacındaymışım da, nihayet bulmuşum gibi hissetmiştim. Hani hep deriz ya, birisi canımızı sıktığında ''burama kadar geldi artık'' diye. İşte bu sıklıkla kullandığımız klişe ifadeye ikame, havalı bir söz bulmuştum. Artık böyle durumlarda yeter noktasındayım diyebilirdim.
Elbette, bu buluşumun insanlık tarihi adına mukaddes bir yenilik olmadığının farkındayım. Bu ifade biçimiyle, içimde tezahür eden bıkkınlıkları daha net bir şekilde afişe edebilmek mümkün olabilirdi. Sanki, beni mutsuz eden meseleler o yazıyı görmemle kendilerini ortaya atıp yeter diye haykırmışlardı. Yaşanan olumsuzluklar beni bir noktaya getirmişti.Yeter noktasındaydım. Siz hala ne alaka diyebilirsiniz. Dediğim gibi direk bir alakadan bahsetmiyorum. Bazen gördüğümüz birşey, görülenden çok farklı birşeyi zihnimize getirebilir.Bu durum da olduğu gibi. Bu söze bu denli ehemmiyet vermem de bundan.
Siz yinede bildiğiniz sözcükleri kullanmaya devam edin.Yeter noktası bende kalsın(biraz tebessüm)!
halil.unal.2634@gmail.com