Uzaklaşamam, gidemem seni bırakıp; gelemem de anla, koşamam sana diyorsun. Hep seninmişim, hep kıymetlin, hep yoldaşın, hep sırdaşın. Hep sevdiğinmişim. Bilmeliymişim.
Bilmek fayda etmiyor. HUZUR VERMİYOR SENSİZLİK. SENSİZLİĞE MAHKÛM OLMAK RAHATLATMIYOR İÇİMİ İŞTE. Bu çaresizlik bu boşluk uyutmuyor işte. İçimde çığlık çığlık büyüyor aşk.
Sana mektuplar yazıyorum. Veremediğim okutamadığım mektuplar. Aşkımı anlatıyorum hiç anlatamadığım kadar özgür. Haykırıyorum, bağırıyorum sonsuz sevdamı. Yazık, okutamıyorum. Ama sen biliyorsun, okumasan da. Biliyorsun hiç duymasan da. Çaresizliklerin en büyüğü bilmek ve olduğun yerde kalmak. Bilmek ve karşılık verememek. Bilmek ve sadece acı çekmek.
Aslında kaybetmek yok biliyorum. Gitsem geleceksin. Saklansam bulacaksın. Kokumu duyacak, sesimi işitecek, gözlerimi göreceksin. Ve hep seveceksin. Kavuşmamak büyütüyor aşkımızı. Kavuşmamak yüzyıllara meydan okutuyor. Acılar bir tek sana güç veriyor. Yalnızlıklar bir tek bana kalıyor.
Aramak yangınlarda kavrulmak, saklambaç oynamak ömür boyu sevdayla. Aşkların en güzelini aramak. Seni aramak. Güzel olanı, özel olanı aramak. Buldum derken kaybetmek, kavuştum diye sevinirken ayrılmak. Sonsuz sevdanın peşinde koşmak, durmadan koşmak.
Aslında bulamamak vardı. Hiç görememek, dokunamamak vardı. Daha iyi mi olacaktı? Yoksa bilmek, bulmak ama kavuşamamak mı iyi? Yok, yok iyi ki geldin sevdiğim. Yaşadığım her gün azap olacaktı. Her gün boşluk. Varsın artık ve benimlesin bir hayat. Yanında olmak teferruat.
İyi ki geldin hayatıma…