Eskişehir Üniversiteleri Akademik Performansta Gerileme Yaşıyor. Bu Düşüşün Sorumlusu Kim?

Her yıl URAP tarafından açıklanan Türkiye özel sıralaması, üniversitelerimizin akademik performansını gözler önüne seriyor. Bu yılki sıralama ise Eskişehir için adeta bir uyarı niteliğinde. Kentimizin göz bebeği olan üç üniversitemizin, bu yılki sıralamada gerilemesi birçok soru işaretini beraberinde getiriyor.

Özellikle Anadolu Üniversitesi’nin 44. sıradan 61. sıraya gerilemesi oldukça düşündürücü. Şehrimizin uzun yıllardır simgesi olan bu üniversitenin, bir zamanlar gururla sözü edilen akademik performansı, bugün alarm veriyor. Bu düşüş, sadece bir sıralama kaybı değil; aynı zamanda Eskişehir’in bilim, eğitim ve araştırma alanındaki sürdürülebilirliğine dair büyük bir kaygıyı da temsil ediyor. Akademik araştırmalar, yayın sayıları, uluslararası iş birlikleri ve bilimsel etkinliklerde yaşanan düşüşler, bu gerilemenin arkasındaki başlıca sebepler arasında görünüyor.

Diğer yandan, Eskişehir Teknik Üniversitesi’nin, tıp fakültesi olmayan üniversiteler arasında 10. sırada yer alması bir nebze teselli sunuyor. Ancak genel sıralamada bir basamak gerileyerek 48. sırada yer alması, teknik alanda güçlü bir duruş sergileyen bu üniversitenin dahi zorluklarla karşı karşıya olduğunu gösteriyor. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi ise genel sıralamada 29. sıradan 31. sıraya gerilemiş durumda ve tıp fakültesi sıralamasında da 23. sırada yer alıyor. Bu tablo, şehrimizin akademik performansının genel anlamda irtifa kaybettiğini ortaya koyuyor.

Peki, bu düşüşün ardında neler yatıyor? Araştırma bütçelerinin giderek azalması mı? Yetenekli akademisyenlerin yurtdışına yönelmesi mi? Stratejik planlama eksiklikleri mi? Bu noktada sorgulamamız gereken çok şey var. Eskişehir’in üniversiteleri, sahip oldukları potansiyele rağmen neden bu zorlukları aşamıyor?

Sorumluların, bu düşüşü yalnızca bir veri olarak görmekten vazgeçip, harekete geçmesi şart. Eskişehir, sahip olduğu bilgi birikimi, genç nüfusu ve akademik altyapısıyla çok daha iyisini hak ediyor. Ancak bunu başarabilmek için, üniversitelerimizin bilimsel üretkenliğini destekleyecek bir stratejiye ihtiyacımız var. Aksi halde, bu düşüş sadece akademik sıralamalarda değil, Eskişehir’in geleceğinde de derin izler bırakacak.
Demek ki üniversiteleri bölmek başarıyı getirmiyor.