Tekbaş, “Yüreğinde hak, adalet ve vatan aşkını; yılmadan, yıkılmadan, usanmadan taşıyan
Siz değerli Saadet Partililer.
Erbakan Hocamızın “Yaşanabilir Türkiye, Yeniden Büyük Türkiye ve Yeni Bir Dünya” davasını kendine dava edinen
Kıymetli Saadet Partililer!
Gerçekleştirmiş olduğunuz İl Divan Toplantısında sizlerle bir arada olmaktan, sizlerle aynı hedefe yürümekten, büyük heyecan duyuyoruz
Şimdi zaman;
20 yıl boyunca milletimizi ve memleketimizi tüketenlerin değil,
20 yıl boyunca milletimiz ve memleketimiz için tohum ekenlerin hasat zamanı.
Şimdi zaman; bizim zamanımız!
Algı yönetmeyi; devlet yönetmek zanneden,
Milleti kandırmayı; siyaset yapmak bilen,
İsraf etmeyi; itibar kabul eden,
Taviz vermeyi; dış politika sanan,
İnsanını yoksullaştırmayı; ekonomiyi yönetmek olarak gören
bu çirkin, bu sahtekar yönetim anlayışı bizlerin gayretleriyle son bulacaktır!
Kürsülerden “Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır” diyenler aslında bugüne kadar kazana kazana kaybedenlerin ta kendisidir.
Onlar kazandıkları ilk seçime bile davalarını kaybederek başladılar.
Onlar kazandıkları her seçimde birçok şey kaybettiler de farkına varamadılar.
Önce Milli Görüşçü olmayı kaybettiler.
Sonra adalet duygularını kaybettiler.
Gün geldi feraseti kaybettiler, gün geldi liyakati kaybettiler.
Bir zaman şahsiyeti kaybederek kazandılar,
Bir zaman nezaketi kaybederek kazandılar.
İşte bu yüzden onlara “Kazana kazana büyüyen büyük bir yenilgi” kaldı.
Bizler ise yenilgi yenilgi büyüyen gerçek bir zaferin hazırlığındayız.
Çünkü bizler yenilsek de
davamızı kaybetmedik,
adalet duygumuzu kaybetmedik
liyakat esasımızı kaybetmedik
şahsiyetimizi kaybetmedik
ferasetimizi kaybetmedik
ilkelerimizi kaybetmedik
ve nezaketimizi asla kaybetmedik!
Ve bugün mutlak zaferimizin ne kadar yakın olduğunu görebiliyoruz.
Ülkemizin her il ve ilçelerindeki varlığımıza artık milletimizin Meclis’indeki varlığımızı da ekledik.
Artık; Milletin Meclisinde milletin gerçek gündemi konuşulacak.
Saadet Partisi milletvekilleri milletimizin gerçek sesi olacak.
Ülkemiz gündemine bakacak olursak;
Önlenemeyen ve sürekli artan bir hayat pahalılığı ve ard arda gelen zamlar var.
Hal böyle olunca çarşıda,pazarda,evde,iş yerinde konuşulan tek günden hayat pahalılığı.
Halkımız geçim derdine düştü, Baişka bir konuya bakma imkanı da kalmamıştır.
Seçimin hemen akabinde gelen üst üste zamlar halkımızın belini bükmüştür.
Akaryakıta gelen olağan üstü zamlar zaten herşeyi ortaya dökmektedir.
TL’nin çok hızlı değer kaybetmesi,ekstra gelen vergiler,harçlar geçim sıkıntısı çeken milletimizin insanca yaşamasını zorlaştırmıştır.
Bunların üstüne, doymak bilmeyen rant hırsı;çifçimizin,besicimizin,üreticimizin alın terinin karşılığının almamasına ve bu nedenle toprağını ,köyünü terk etmesine neden olmaktadır.
Ağustos ayı hasat ayıdır.ülkemizin dört bir yanında hasatlar yapılmaktadır.kimi fındık,çay,buğday,mısır gibi belli başlı ürünlerimizin hasatı yapılmaktadır.
Sadece buğdaydan örnek verecek olursak;
Hükümetin Geçen sene tonunu 6.050 tl den aldığı buğdaya bu sene 8.250 tl fiyat vermiştir.
Yani %36,3 artış yapmıştır.
Sadece motorine son bir yılda %200’ün üzerinde zam geldi
Maliyetlerin %100’ün üzerinde arttığı bir ülkede sadece %36,3 gibi bir artışın verilmesi ne kadar doğrudur milletimizin takdirine bırakıyorum.
Ya emekliler Milyonlarca emekli 7.500 TL maaşla nasıl geçinsin.
Emeklilerin feryadı arş-a alay’a yükselince emeklilerimizi 2-3 ay oyaladıktan sonra akıllarına geldi Şimdi de işin farkındayız,bunu düzelteceğiz gibi söylemlerle 2024 yılını işaret ederek mahalli seçimlerinde oy devşirme hesabı gütmekteler.
İşte bunların bahsettiği,anladığı” TÜRKİYE YÜZYILI”vizyonunda
emekliyi 7.500 lirayla yaşamaya mahkum etmek anlayışı vardır.
Gençlerini işsizliğe, emeklilerini ve çalışanlarını yoksulluğa, esnafını, çiftçisini borca mahkum etmek anlayışı vardır.
Tarımda her geçen gün daha çok dışa bağımlı hale gelmek vardır.
Eğitimde ve sağlıkta her geçen gün kalitenin azalması vardır.
Geleceğe umutsuzluk içinde bakmak iktidarın “Türkiye Yüzyılı” vizyonunu ortaya koymaktadır.
“İtibardan tasarruf olmaz.” anlayışını benimseyen bu iktidarın, vatandaşlarının “İnsanca Yaşam” standartlarından tasarruf etmeye çalışması, böylece vatandaşının itibarını düşünmemesi bunların “Türkiye Yüzyılı” vizyonunu ortaya koymaktadır.
“Nass” deyip kendi yandaşlarına düşük oranda kredi vermek için faizi düşürenler,bugün dünya ekonomisine ayak uydurmak lazım diyerek faizi görülmemiş oranda artırmaktadırlar.
Türkiye adeta uyuşturucu kaçakçılığının cenneti haline getirildi.
En son Türkiye üzerinden uyuşturucu kaçakçılığı yaptığı gerekçesiyle 10 yıl hapis cezasına alan İsraillli mahkum serbest bırakıldı.
Bunun için de İsrail Dış İşleri Bakanı hem sayın Hakan Fidan’a hem de cumhurbaşkanımıza teşekkür ediyor.
Bunların “Türkiye Yüzyılı”ndan anladıkları bu.
Muhterem arkadaşlar ;Saadet Partisi olarak TBMM’de ülkemizin sorunlarının her daim sözcüsü ve takipçisi olacağız.
Ayrıca Ağustos'un tarihte büyük zaferlerin kazanıldığı bir ay.
Bu ayda elde edilen Malazgirt Zaferi ile Anadolu'nun Müslümanların yurdu oldu.
Dumlupınar Zaferi ile de İslam'ı Anadolu'dan söküp atmaya çalışanlara en kesin cevabın verilmiştir.
İnancın,azmin,kararlılığın,samimiyetin,birlikteliğin en büyük göstergesi olan her iki zaferden almamız gereken bir çok dersler vardır.
Batı dünyası 1000 yıl önce de aynıydı bugün de aynı. Değişen hiçbir şey yok.Malazgirt de neyse ,Çanakkale de de aynıydı. Kıbrıs da neyse,Bosna da da aynıydı.Irakda neyse Suriye’de de aynıydı.
Emperyal güçlere katlım birlikte topyekün mücadele ederek zaferler kazanıldı.”