Kültür sanat

Bu sergi Yunus’tan izler taşıyor

Abone Ol

Eskişehir’de açılan "Yunus Emre’yi Bilir Misin?" adlı sergide Yunus Emre dönemine ait izler taşıyan kıyafet ve heybeler ziyaretçilerin beğenisini kazanıyor.

Yunus Emre’nin 700’üncü ölümünün yıl dönümünde ilan edilen "Yunus Emre ve Türkçe Yılı" olması nedeniyle Eskişehir Olgunlaştırma Enstitüsü tarafından hazırlanan ve Millî Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un geçtiğimiz hafta Anadolu Üniversitesi Türk Dünyası Bilim, Kültür ve Sanat Merkezi’nde açılışını gerçekleştirdiği "Yunus Emre’yi Bilir Misin?" adlı sergide, Yunus Emre’nin dönemine ait birçok materyal bulunuyor. Sergilenen materyaller dönemi yansıtırken, ziyaretçilere o zamanlara dair bilgiler sunuyor. 24 parçadan oluşan kıyafetten oluşan ve genel olarak orijinalliğin korunduğu gözlenen kıyafet sergisi ziyaretçilerin ilgisini çekiyor.

“Dönemi yansıtması için çalıştık”

Eskişehir Olgunlaşma Enstitüsü bünyesindeki usta öğreticiler, sergide Bakan Ziya Selçuk’un da ilgiyle incelediği Yunus Emre’nin dönemine ait izler taşıyan kıyafetlerin yapım sürecini anlattı. Sergideki döneme ait kıyafet ve heybelerin imalında tercih edilen dikiş ve tekniklerle eskiye dair izler net bir şekilde belli oluyor.

Düzenlenen sergide diktiği kıyafetleri sergilenen usta öğretici Fatma Demir, eski dönem ve o dönemdeki insanların düşünce yapısıyla empati kurarak çalıştıklarını aktardı. Eskişehir Olgunlaşma Enstitüsü bünyesinde yaklaşık 8 yıldır öğretici hoca olarak görev yapan Demir, sergideki bazı kıyafetler üzerinde yaklaşık bir ay çalıştıklarını dile getirdi. Ayrıca Fatma Demir, Millî Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un ziyaretinin üstünkörü olmadığını ve bundan çok mutluluk duyduklarını dile getirdi. Kıyafetler hakkında konuşan Fatma Demir, “Yaparken gerçekten o dönemi yansıtsın diye elimizden geleni yapmaya çalıştık. ‘Acaba bu dönemde bu nasıldı, nasıl yapmış insanlar?’, ‘şu an teknoloji var elimizde ama kullanmadan nasıl yapabiliriz bunu’ gibi düşüncelerle tasarladık. İlk kez böyle bir sergide bunları düşünerek yaptık. Özellikle bir kıyafetimiz tamamen elde dokuması ve A’dan Z’ye iğne ile kuyu kazarak yapılmış bir kıyafet. Renkler eski dönemi düşünerek tasarlandı. ‘O dönemde ne kadar renk kullanılmıştır?’ diye düşündük. Daha soft, daha dingin, toprak, doğa gibi renkleri kullanmaya çalıştık. Şu an burada 24 parça var. Yapımı bir ayı bulan kıyafetlerimiz de oldu, çabalayarak, fazla mesai harcayarak bir haftada bitirdiğimiz kıyafetlerimiz de oldu. Severek çalıştık, severek yaptık. Bundaki en büyük heyecan Milli Eğitim Bakanımız Ziya Selçuk’un bizi ziyaret etmesi, yetmeyip ikinci gün de tekrar gelmesi biz çok mutlu etti. Üstünkörü gezip geçmiş olsaydı belki üzülürdük çünkü gerçekten çok emek var, böyle bir iki saate sığdırılamayacak bir emek” ifadelerini kullanarak sergi aşamasına gelene kadar yaşananları ve sonrasını anlattı.

“Makine değil tamamen el dikişi”

Diğer bir usta öğretici Hatice Kuranakkuş, makinadan ziyade el işini ve dokumayı tercih ettiklerinin altını çizdi. Eskişehir Olgunlaşma Enstitüsü bünyesinde 2 yıldır çalışan Kuranakkuş, dikişlerin ne kadar sürdüğünü hakkında bilgi verdi. Konuyla alakalı Hatice Kuranakkuş, “Kuşaklarımız dokuma atölyesinde arkadaşlarımız bizim gibi usta öğretici arkadaşlarımız dokuma tezgâhlarında tek tek de dokudular. Kıyafetlerin kumaşların da yine aynı şekilde dokumayı onlar yaptı, onlardan bize geldi kesim ve dikim daha sonrası bize ait oldu. Makine değil tamamen el dikişi. Bütün aşamalarda iğne ile kuyu kazıldı diyebiliriz. Düz dikişlerimiz daha kısa bir zaman alıyor ama süsleme yaptığımız dikişler biraz daha fazla zaman alıyor mesaj planlama tekniğini kullandık onlar biraz daha fazla vaktimizi alıyor. Bir kıyafeti yapmaya başladığımız zaman 2 haftalık bir süreç alıyor” diye konuşarak süreci anlattı.

“Daha otantik durmaları için çaba sarf ettik”

Sergide bulunan, Yunus Emre denince akla gelen ve içerisinde Yunus’un alıç ve buğday taşıdığı tasvir edilen heybelerle ilgili konuşan Dokuma Atölyesi Usta Öğreticisi Derya Akkaya, eski döneme ait önemli bir materyal olduğunu hatırlattı. Heybelerin sergi öncesi imal aşamasını da anlatan Derya Akkaya, “Yunus Emre konusuyla bağdaşık bir konuydu heybe. Eski dönemde hayatı kolaylaştıran bir materyal, biz de heybeyi projemize dâhil edelim istedik. Bunları enstitümüzün dokuma tezgâhlarında 6 kişilik bir grup çalışması ile dokuduk. İplerimiz yün ip ve kökboyası ile boyandı. Yani bunlar seneler geçse de solmayan iplerimiz. Eski döneme ait desen ve motiflerden yararlandık, renklerimizi de toprak renkleri seçtik. Daha otantik durmaları için çaba sarf ettik. Yunus Emre’yi işlemek çok değişik bir duygu gerçekten onur verici, mutluluk duyduk bunları dokurken. Çok tempolu bir hızla çalışmamıza rağmen hiç yorgunluk hissetmedik, çok güzel bir çalışmaydı” ifadelerine yer vererek eserlerinin birçok özelliğine değindi.

"Yunus Emre’yi Bilir Misin?" adlı sergi 21 Haziran tarihine kadar ziyaretçilere açık olacak.