Asgari ücret geçtiğimiz hafta 17.002 TL olarak belirlendi. Bu ücret çalışan işçilerimizin insan onuruna uygun yaşayabilecekleri bir ücret değildir. Bugün asgari ücretli, aldığı maaşla barınma sorununu bile çözemiyor ama hala işçi için, emekçi için oyun peşinde olan iktidar, hedeflenen enflasyon oranına göre bir kez zam yapacağız diyor. Bugün hepimiz biliyoruz ki bu ülkede enflasyon üç hanelerde. Her ne kadar yüzde 65 olarak açıklasalar, aydan aya değişse de buna kimse inanmıyor. Ekmekten, peynirden, süte kadar kat kat her şeye her ay zam geliyor. Hedeflenen enflasyon yüzde 35 olsa da enflasyon, 2024’te üç haneyi maalesef yine görecek yine olan işçiye olacak. Hedeflenen değil, gerçek enflasyon oranında asgari ücret oranı belirlenmelidir. İşçi artık açlığa terk edilmemelidir.Türkiye’de her iki kişiden biri asgari ücretle çalışıyor. Asgari ücret istisnai ücret olmaktan çıktı, artık asgari ücret olağan ücret haline gelmiş durumda. Yoksulluk sınırı şu anda 44 bin lira. Ülkemizde insanlar 17 bin lirayla geçinmeye mecbur bırakılıyor. Seçim senesi biliyorsunuz iki kez asgari ücret güncellediler. Seçimden sonra bir kez güncelleniyor. Asgari ücret yıl da en az iki kez güncellenmelidir ve işçilerimizin insan onuruna uygun yaşamasına elverişli bir tutar olarak belirlenmelidir.
Biliyorsunuz Cengiz Holding 941 futbol sahası büyüklüğünde bir alanda kazı yaparak altın-gümüş çıkartmak üzere harekete geçti. ÇED alanının 713 hektarlık kısmının 542 hektarı Ormanlık alanı kapsamaktadır. Bu da ormanlarımızın yok olması sonucunu doğuracaktır. Yine ÇED Raporu na göre yıl da 12.5 milyon ton su harcanacak olup, bu suyun yağmur ve Avlanmış deresinin üzerine kurulacak Su temin göleti ile karşılanması mümkün değildir. Bu suyu temin edebilmek için Sakarya nehrine ve çevre dere ve göletlerden su temin etmek zorundalar. Tarımda kullanılandan daha fazla suya ihitiyaçları var ve bu bölgede ki sebze ve meyve yetiştiriciliğine de ciddi zarar verecek. Türkiye’nin narenciye ve sebzelerinin yüzde 20’sini sağlayan Sarıcakaya vadisi bu siyanürlü Altın çıkarma çılgınlığı yüzünden yok olacak. Sadece bu da değil; Siyanürle zehirlenen Sakarya nehrinin geçeceği Bilecik ve Adapazarı illerini de zehirleyerek bu atıklar Karadenize dökülecektir. Bu tüm Eskişehir’lilerin ortak sorunudur. Siyaset üstü bir konudur. Güzel topraklarımızın korunması ve gelecek nesillere güvenle emanet edilmesi gerekmektedir. Bu nedenle hep birlikte kararlılıkla bu faaliyete karşı mücadele edeceğiz.
AKP’nin her yıl olduğu gibi 2023 yılında da tarıma dair hedefleri sadece kâğıt üzerinde kaldı. Türkiye, 2024'e geldiğimizde tarım sektöründe hedeflenen dönüşümlerin gerçekleşmediğini görmektedir. AKP'nin tarım politikaları, kâğıt üzerindeki sözlerin ötesine geçememiş ve gerçek anlamda bir vizyonu yansıtmamıştır. Gözlemlenen, sadece geçmişten bugüne taşınan bazı konuların takibi ve mevcut politikaların yüzeysel sürdürülmesidir.Sadece belirli dönemlerde seçim öncesinde artan destekler ve sözlerle dolu beyanatlar, tarım sektörünün gerçek anlamda ilerlemesini sağlamak için yeterli değildir. Gerçekten dönüştürücü olacak, sektörün ihtiyaçlarına yönelik, uzun vadeli ve sürdürülebilir politikaların eksikliği açıktır.Kırsal ilçelerimizin tamamına yönetim olarak gittik. Hem partililerimizle hem de orada yaşayan halkla buluştuk. Özellikle bizlerin yönetiminde olmayan kırsal ilçelerimiz Sosyal belediyeliği hasretle beklemektedir. Onları bu seçimlerde sosyal demokrat ve halkçı belediyecilikle buluşturacağız. Yine kırsal ilçe ziyaretlerimizde halkın özellikle genel seçimden sonra ki yönetim ile ilgili iktidara olan öfke ve şikayetlerini çokça dinledik. Şunu rahatlıkla söyleyebiliriz: Genel seçimlerde iktidara oy vermiş olan seçmen fazlaca pişmandır.
Daha önce ki açıklamalarımda önümüzde ki seçimin sadece bir yerel seçim olmadığından ve sonuçları itibariyle de sadece belediyeleri yönetecek görüş ve kişilerin belirlenmesinden çok daha fazlası olacağını belirtmiştim. Yine iktidarın özellikle genel seçimden sonra çok daha cüretkar biçimde temel değerlerimize saldırdığını belirtmiştim. Her geçen gün haklılığımız ortaya çıkıyor. Can ATALAY’la ilgili ortaya çıkan yargı krizi halen devam ediyor. ÇEDES uygulaması okullarımızda devam ediyor.Ve iktidar sadece kendisi değil yakın olduğu ülkelerde bu cüreti artık gösterebiliyorlar. Süper kupa finalinin Suudi Arabistan’da oynanacak olmasını en baştan eleştirmiştik. Bu maçın Cumhuriyetimizin yüzüncü yılında Türkiye’de oynanması gerekirdi. Hatta oynanmasının en fazla yakışacağı yer kuruluşun ve kurtuluşun şehri olan, Atatürk’ün hayalinde ki Cumhuriyet kenti olan Eskişehir olmalıydı. Bu talebimiz halen daha devam ediyor. Oynanacak maçta Atatürk görseline izin verilmediğini tüm dünya kamuoyu öğrendi. Futbolcularımız da kendilerine yakışır şekilde tepki olarak maça çıkmadılar. Tüm Türkiye komuoyu da tepkisini dile getirdi ama Sayın Cumhurbaşkanının konuyla ilgili yorumu manidar. Diyor ki: Futbolu siyasete alet etmeyin. Yorumu bu. Bu ülkede siyaset üstü olan en önemli şey Atatürk’tür. Biz futbolu siyasete zaten alet etmeyiz. Ama Atatürk’ü de Suudi Arabistan’ın saygısızlığına meze etmeyiz. Bu yapılana iktidar olarak , devletin saygınlığını da göz ardı ederek sessiz kalışınız tüm kamuoyunu üzmektedir bilesininiz.
2023 hem bizler hem de vatandaşlarımız için iyi bir yıl olmadı. 2024’ün bizler ve ülkemiz için umutla, mutlulukla geçmesini temenni ediyorum. Hepinizin ve tüm hemşerilerimin yeni yılını en içten dileklerimle kutluyorum. Hepinize saygılarımı sunuyorum. Çok teşekkür ediyorum.”