Çağın salgını olarak görülen diyabet, her geçen gün artıyor. Ülkemizdeki insanların yaklaşık üçte birinin ise durumlarından haberdar olmadığını belirten Anadolu Sağlık Merkezi Endokrinoloji ve Metabolizma Uzmanı Dr. Erdem Türemen, “Diyabet hastalığı iyi bir takip ve hasta uyumuyla kontrol altına alınabilir. Özellikle çeşitli organlarda yarattığı tahribatlarla istenmeyen sonuçlara kadar ilerleyebilen diyabet, bilinçli hareket edilip tedaviye uyum sağlanması durumunda hastaların yaşam kalitesini düşürmeden günlük hayatın devam edebilmesine olanak sağlıyor” açıklamasında bulundu. İSTANBUL (İGFA)- Diyabetin bu denli artmasının bilinen ya da bilinmeyen pek çok nedeninin olduğunu dile getiren Anadolu Sağlık Merkezi Endokrinoloji ve Metabolizma Uzmanı Dr. Erdem Türemen, “Diyabet hastalığının toplumda çok fazla görülmesinin birçok nedeni bulunuyor. Özellikle toplumda daha yaygın olarak görülen Tip 2 diyabete neden olan faktörlerin en başında kilo sorunu geliyor. Çünkü diyabet obezite ve vücut yağlanmasıyla ilişkili bir hastalık. Obezitenin de birçok nedeni var; hareketsizlik, televizyon izleme, tablet, telefon kullanma saatlerinin artması ve farklı beslenme problemleri de hastalığı tetikleyebiliyor. Diyabet artık çocuklarda dahi giderek daha sık görülüyor” dedi.

DİYABET YAVAŞ VE BELİRTİSİZ İLERLİYOR

Diyabetin yavaş ve belirtisiz ilerlediğini, dolayısıyla risk grubunda olan insanların dikkatli olması gerektiği önerisinde bulunan Endokrinoloji ve Metabolizma Uzmanı Dr. Erdem Türemen, “Sinsi bir hastalık olan diyabette ailesinde diyabet geçmişi olan, fazla kilolu, hipertansiyon hastası, kalp hastası ve kolesterol problemi yaşayan kişiler en riskli gruplar. Bu noktada risk gruplarına uygulanacak tarama testleri ve olası diyabet öyküleri, diyabet hastalığının erken teşhis edilmesini sağlıyor” şeklinde konuştu. 

GİZLİ ŞEKER DÖNEMİNDE KİŞİ YAKINDAN TAKİP EDİLMELİ

Halk arasında “gizli şeker” olarak bilinen dönem tıp dilinde pre-diyabet olarak tanımlanıyor.  Diyabet riskinin arttığı bir dönem olduğunu ve dolasıyla önemsenmesi gerektiğini belirten Anadolu Sağlık Merkezi Endokrinoloji ve Metabolizma Uzmanı Dr. Erdem Türemen, “Pre-diyabeti çok önemsiyoruz çünkü bu dönemde bazı önlemler almak, birtakım ilaçlar kullanmak, hayat tarzını değiştirmek ya da diyet yapmak gibi pek çok adım muhtemel bir diyabeti önlüyor. Bu dönemde kişi yemeklerden sonra hemen acıkıyor, çok fazla su içiyor veya ani kilo kaybı yaşıyorsa kan şekerinin yükselmesinden şüpheleniliyor ve gerekli durumlarda birtakım testler yapılıyor. Hastanın Vücut Kitle İndeksi 30’un üstündeyse, ailede diyabet geçmişi ya da kalp hastalığı öyküleri varsa bu kez tarama testleri ve kişinin pre-diyabet olup olmadığını anlamak için şeker yükleme testlerinin yapılması gerekiyor. Kişinin açlık şekeri normal çıkabilir fakat şeker yükleme testi yapmadan pre-diyabet olup olmadığını anlamayabilirsiniz yani bu test ile kişinin pre-diyabet olup olmadığını; eğer pre-diyabet varsa diyabete ne kadar yakın olduğunu da öğrenmek mümkün” açıklamasında bulundu.

DÜZENLİ SPOR VE SAĞLIKLI BESLENME ÖNEMLİ 

Yaşam tarzını değiştirmek, düzenli spor yapmak ve sağlıklı beslenmek diyabet hastalığına yakalanma riskini azalttığını vurgulayan Anadolu Sağlık Merkezi Endokrinoloji ve Metabolizma Uzmanı Dr. Erdem Türemen, “Özellikle gizli şeker olarak bilinen pre-diyabet döneminde gerekli tarama testleriyle önlem almak, diyabete erken yakalanma riskini de düşürüyor. Pre-diyabet dönemde diyabeti yavaşlatan ilaçlar kullanmak gerekebiliyor. İlaç kullanmadan önce ise hastalara, beslenmelerini düzeltmeleri ve hareketli olmalarını öneriyoruz. Eğer hasta bunları uygular ve belirli bir kilo kontrolünü sağlayıp bunu devam ettirmeyi başarırsa zaten ilaca da ihtiyacı kalmıyor. Önemli olan, pre-diyabet döneminde kilo kontrolünü sağlayabilmek. Diyabetin korkutan komplikasyonlarının da iyi bir takip ve hasta uyumuyla önlendiğini hatırlatmakta fayda var. Çünkü önemli olan, kan şekerinin belirli bir düzeyde tutulması” dedi. 

Kaynak: igf