İnsan tarifi mümkün olmayan, elle tutulamaz, gözle görülemez özelliklerle donatılmıştır.
Bunlardan biri akıldır. Beynimiz somut olarak vardır lakin akıl başkadır soyuttur fakat kimse inkâr edemez.
Ruh ta öyledir. Cismani olarak bedenimiz vardır fakat bu bedene hayat veren onu canlı tutan ruh’tur. Bunu da kimse inkâr edemez yoksa ruh olmadan beden etten ibarettir.
Aşk’ta öyledir. Elle tutulmaz fakat inkârı da olmaz. Soyut bir kavramdır lakin Aşk’ın varlığını herkes kabul eder. Kimi buna sevgide der.
Kalp’te öyledir. Vücutta önemli organlardan biridir ve sağlığına dikkat edilmezse bedeni halsizleştirebilir. Somut olarak vardır fakat yürek herkeste bulunmaz. O başka bir şeydir. İşte şimdi size “Kocaman Yürekli” insanlardan biraz bahsetmek istiyorum.
Bu adamlar bulundukları ortamlarda insanlara güven verirler,
Samimidirler ve yaptıkları işi aşkla icra ederler,
Herkesleri kendileri gibi sanırlar ve karşılarındakilere güvenirler,
Gizli kapaklı, örtülü işleri, düşünceleri olmaz,
Göründükleri gibidirler ve kimseden çekinmezler,
Hesap veremeyecekleri işleri de olmaz, her türlü eleştiriye açıktırlar,
Delikanlı gibi karşılarına çıkıp mücadele edenleri severler ve onlara zarar vermezler,
Yalan, iftira, entrika, dümen ya da dolap onların yanlarından bile geçmez,
Mevki, makam, şan ya da şöhret umurlarında değildir hepsinin gelip geçer olduğunu bilirler,
Yararlı işler yapmaya, insanlara faydalı olmaya gayret ederler,
Allah’tan gayrı kimseden korkmazlar,
Kısaca bunlara “Çatal Yürekler” “Aslanlar” “Serdengeçtiler” de denilebilir.
Günümüzde sayıları azalsa da mevcudiyetlerini sürdürüyorlar. Böyle “Kocaman Yürekli” insanlardan birini yakalarsanız eğer sakın bırakmayın.
Konumuzu bir kıssadan hisse ile tamamlayalım.
Hazreti Ali (kerremallahü vechehu) hurma bahçesinde akşama kadar çalışmış, akşam da devesinin üzerine bir çuval hurma yükleyerek evinin yolunu tutmuştu.
Devenin yuları yardımcısı Kamber'in elinde kendisi de önde gidiyordu. Medine'nin içine girdiklerinde yolun kenarından bir ses geldi. Yoksulun biri elini açmış sızlanıyordu:
- Ne olur Allah rızası için!... diyordu.
İşte bu sırada sesi duyan Hazreti Ali (ra) ile arkadan deveyi getiren Kamber arasında şu konuşma geçiyor. Hazreti İmam soruyor:
- Kamber ne istiyor bu yoksul?
- Hurma istiyor Efendim!
- Ver öyleyse!...
- Hurma çuvalda Efendim!
- Çuvalla ver öyle ise!...
- Çuval da devenin üzerinde!...
- Deveyle ver öyle ise!...
Emri yerine getiren Kamber der ki:
- Devenin ipi de benim elimde, demekten korktum. Çünkü beni de deveyle birlikte yoksula vermekte tereddüt etmeyebilirdi