Etkinliğe CHP Eskişehir Milletvekili Jale Nur Süllü de destek verdi. Burada bir açıklama yapan Lalehan Serintürk, “Bundan 63 yıl önce Dominikli Patria, Minerva ve Maria Mirabel kız kardeşlerin, 25 Kasım 1960 yılında öldürülmeleriyle sonuçlanan, ancak o günden bugüne on yıllardır mücadelemizin içinde yaşayan kız kardeşlerimizin faşist diktatörlüğe karşı verdikleri mücadele, bugünkü kadın mücadelesini ateşleyen meşaledir. Mirabel kız kardeşler, tüm dünya kadınlarının özgürlük mücadelesinin simgesi olmuştur. 1981 yılında Dominik’te toplanan Latin Amerika Kadın Kurultayı’nda 25 Kasım tarihi, “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele ve Uluslararası Dayanışma Günü” olarak kabul edilir. Daha sonra 1985 yılında Birleşmiş Milletler tarafından “25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetin Yok Edilmesi İçin Uluslararası Mücadele Günü” olarak ilan edilir.

Dünya üzerinde özellikle erkek egemen ve geri kalmış toplumlarda daha sık rastladığımız kadına şiddeti;

Erdoğan Beylikova'da ki büyük keşif için konuştu Erdoğan Beylikova'da ki büyük keşif için konuştu

kadının bazen doğum öncesi maruz kalmaya başladığı;doğumla birlikte başlayan ve  cinsiyeti nedeniyle fiziksel,cinsel,psikolojik ve ekonomik olarak;  acı ve ızdırap veren veya verebilecek eylemleri ve bu yollarla tehdite uğrama,zorlanma,baskı, veya keyfiyete bağlı olarak özgürlüğünden yoksun bırakılma halidir diyebiliriz.

Öncelikle bilinmelidir ki cinsiyet farketmeksizin yapılan şiddetin her hali ve türü insan haklarının ihlalidir.

Bu şiddet türleri fiziksel,psikolojik veya sözlü, cinsel ve ekonomik şiddet olarak gruplandırılmaktadır.

Dünya Sağlık Örgütünce yapılan  araştırmalarda dünya üzerinde yaklaşık 3 kadından birisinin en az bir kere yakın ilişkide olduğu partneri,partneri olmayan birinin cinsel şiddeti veya her ikisine de maruz kaldığı sonucuna ulaşılmaktadır.

Dünyada insanlığı oluşturan iki cinsiyet olduğunu göz önünde bulunduracak olursak ve bu cinsiyetlerden birisi kadın ve birisi erkek ise; o halde her iki cinsiyet için de birbirinden bir üstünlük değil bir eşitlikten bahsedebiliriz. Toplumlar olarak  

Kadına şiddeti uygulayanlar veya kaynakları elbetteki her zaman erkeklerden oluşmamakla birlikte, kadınların hemcinsleri tarafından da  gizli veya açıktan şiddet,söylem,iftira,vb gibi davranışlarla ;  kariyer,özel ve sosyal hayatında da manipülasyon ve zorbalık gibi davranışlara maruz kalabildiği yaşanılan gerçekler arasındadır..

İlaveten kadınlarımızın aile içerisinde; henüz bir kız çocuğuyken erkek çocuklarından geride kalmaları gerektiği,cinsiyetleri sebebiyle kısıtlandırıldıkları veya değersiz hissettirilebildiği davranışlara maruz kaldığı; cinsiyeti sebebiyle  şanssız ve erkek cinsiyetine sahip bireyin daha değerli,sözü geçen olması gerektiği düşüncesinin  kodlandığı görülebilmektedir.

Buna bağlı olarak da baştan bu şekilde kodlanan ve kabullendirilen kız çocuğu yetişkin bir kadın olduğunda da şiddeti ve yoğunluğu artırırlabilen farklı alanlar ve şekillerdeki şiddet türlerine boyun eğmesi gerektiği algısıyla hareket ederek haklarını savunmak,değerini farketmek, itiraz etmek,şikayet etmek gibi haklarını kullanmakta da çekingen kalabilmektedir.

Odunpazarı Kent Konseyi Kadın meclisi olarak; Ailelerin ve toplumun her kademesindeki insanın kız ve erkek çocuk kavramlarının sadece bir cinsiyet ifadesi olduğunun,kişinin yetenek.beceri ve yapabileceklerinin sınırını bu kavramların belirlemediğini;

 eşit haklara ve değere sahip olduklarının bilincinde olmalarını ve bu farkındalığı aile içerisinde uygulamalarının pekiştirileceği eğitimler, yasal haklar,bilinçlendirme programlarının düzenlenmesi gerektiğini düşünmekteyiz..

Zira bugünün kız çocukları yarının kadınları,anneleri,eşleri; ve bugünün erkek çocukları da geleceğin babaları,eşleri,partnerleri olarak hayatlarını sürdürüyor olacaklar.

Unutulmamalıdır ki bir kız çocuğunun sağlıklı, özgüvenli,değerli,eşit haklara sahip olduğu ve mevcut cinsiyetiyle kendini yeterli hissettiği bir ortamında yetişmesi sonucunda;

sağlıklı,bilinçli,başarılı,özgüvenli,cesur,kendine yetebilen kadınların yetişmesine zemin hazırlanmış olacaktır. Ve bu şekilde yetişen kadınlar da sonraki nesillere bu bilinci aktararark toplumdaki cinsiyetçilik ve eşitsizlikle ilgili anlayış,farkındalık ve gelişime katkıda bulunarak cinsiyet ayrımının olmadığı, eşitlik anlayışının hüküm sürdüğü toplumun oluşumunun inşaa edilmesine yapı taşı görevi göreceklerdir.

Cumhuriyetimizin kurucusu ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk  Kadınlara medeni kanunla. siyasette, eğitimde,ailede,miras edinmede,evlilikte ve yaşamın birçok alanında  hakların tanınmasını sağlamış ve her fırsatta kadın ve erkeğin eşitliğine,eğitiminin önemine işaret etmiştir.

Odunpazarı Kent konseyi kadın meclisi olarak İktidar,Kamu kurumları ve kamu otoritelerini;  zaman kaybetmeksizin kadına şiddet eylemlerinin önüne geçebilmek için caydırıcı yaptırımların getirilmesine ilişkin çalışmalar,kanunlar,uygulamalar,eğitimler uygulamanması konularında çalışmalar yapmaya davet ediyoruz..

Odunpazarı Kent Konseyi kadın meclisi olarak Türkiye’nin ilk imzacılarından biri olduğu ve kadına karşı şiddeti bir insan hakları ihlali ve ayrımcılık türü olarak tanımlayan ve devletlere kadınların şiddetten korunması için çok ciddi sorumluluklar yükleyen İstanbul Sözleşmesinin bir an önce yeniden uygulanmaya başlanması gerektiğine; Ve Ülkemizde kadın cinayetlerinin tekrar yaşanmaması içi uygulanmakta olan yanlış politikalardan bir an önce vazgeçilerek, yürürlükte olan 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi Kanununun tam anlamıyla uygulanması gerektiğine dikkat çekiyoruz.

Şiddet mağduru kadınların ve tüm kadınlarımızın  iş bulma,barınma,geçinme,korunma ve sağlık gibi  konularda güvencesinin sağlanması,desteklenmesi için çalışmalar yapılmalıdır.

Bu sayede kadınların maruz kaldıkları şiddet içeren durumlara cesaretle tepki verebilmesi ve kabul etmek zorunda olmadıklarının da bilincinin de sağlanabilmiş olması mümkün olabilecektir.

Biz kadınlar, “şiddete teslim olmayacağız”. Gerçek eşitliğin ve özgürlüğün dünyasını biz kuracağız. Odunpazarı Kent Konseyi Kadın Meclisi olarak savaşa karşı barışı, ırkçılığa, şovenizme karşı halkların eşitliğini ve kardeşliğini savunmaya, demokrasi için mücadeleyi büyütmeye devam edeceğiz. Sömürü ve yağma düzeni varsa, kazanılmış haklarımıza saldırı varsa bizim de kız kardeşliğimiz, kadın dayanışmamız var. Birlikte daha güçlü, daha birleşik bir direnişi yükselteceğiz. Bu 25 Kasım’da da tüm dünyadaki kız kardeşlerimizle tek ses olup haykırıyoruz; şiddete boyun eğmeyeceğiz! Krizin faturasının omuzlarımıza yüklenmesine izin vermeyeceğiz! Haklarımızın ve hayatlarımızın tartışılmasına izin vermeyeceğiz! Kadına yönelik şiddet ve cinayetlerin önlenmesi için mücadeleden vazgeçmeyeceğiz!”