Eğitim

Uzmanı YKS’de hayal kırıklığı yaşayanlara seslendi

Abone Ol

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayşe Aypay, açıkta kalan ya da istediği üniversiteye yerleşemeyen adayların gösterebilecekleri tepkileri değerlendirerek tavsiyelerde bulundu.

Prof. Dr. Aypay, pek çok genç için YKS’nin iyi bir hayat kurma yolunda ‘hayallere açılan bir pencere’ anlamı taşıdığını belirtti. Çeşitli etkenlerden dolayı sonuçlar karşısında yaşanan hayal kırıklığının stres ve travma etkisi oluşturabileceğini kaydeden Prof. Dr. Ayşe Aypay, "Stres ve travma karşısında insanlar genel olarak üç tür tepki verme eğilimindedirler. Bu tepkiler problem odaklı ya da duygu odaklı olabilmektedir. Problem odaklı tepkiler ya problemden kaçma ya da problemi kabul edip bu problemi çözmek için neler yapabileceğine odaklanma biçiminde olabilmektedir. Duygu odaklı tepki vermede ise, kişi problemin kendisinde oluşturduğu olumsuz duygulara saplanıp kalabilmekte ya da bu duyguları yok sayabilmektedir. Örneğin YKS’de hayal kırıklığı yaşayacağı sonuçlar alan gençlerin bir kısmı bir daha böyle bir olumsuz durum yaşamamak için artık YKS sınavına girmeme kararı alıp bir yükseköğrenim kurumuna yerleşme çabalarını sonlandırabilirler. Bu bir kaçma tepkisidir. Yani genç kendisine stres ve travma yaşatan durumla mücadele etmek yerine kaçmaktadır. Hayallerinden vazgeçmektedir. YKS’de hayal kırıklığı yaşayacağı sonuçlar alan gençlerin bir kısmı da yaşadıkları bu stres ve travmanın kendilerine yaşattığı olumsuz duygulara saplanıp kalırlar. Verdikleri tepkilerde ya bu olumsuz duyguların etkilerini azaltmaya çalışırlar ya da o duyguları yok sayarlar. Ancak bu tepkileri onları hayallerine ulaştırmaktan uzak tepkilerdir. Örneğin yaşadıkları üzüntü ve hayal kırıklığının etkisini azaltmak için aşırı yemek yeme, sigara ve alkol kullanımını artırma, aşırı alışveriş yapma gibi yollara başvurabilirler. Duygusal olarak içe kapanıp, sınav hakkında düşünme ve konuşmaktan tamamen kaçabilirler. Sınav karşısında yaşadıkları hayal kırıklığı ve üzüntüyü tümüyle görmezden gelip, sanki bu sınav onlar için hiç önemli değilmiş gibi tepkiler verebilirler. Ya da aşırı öfke patlamaları ve kızgınlık yaşayabilir, bu öfke ve kızgınlığı çevrelerindeki ilişkilerine yansıtabilirler. Ancak bu tür tepkilerin hiçbiri onların sorunlarını gerçekte çözmediği gibi yeni sorunlar yaşamalarına neden olmaktadır.” diye belirtti

Problemi çözmeye çalışmak

Prof. Dr. Aypay, hayal kırıklığı yaşayan bazı gençlerin ise problem odaklı olumlu başa çıkma tepkisi verdiğini dile getirerek şöyle konuştu:

“Elbette bu gençler de hayal kırıklığı, üzüntü hatta belki de öfke yaşamaktadırlar. Ancak bu sonuçların dünyanın sonu olmadığını da düşünürler. YKS sonuçlarında bekledikleri sonucu alamadıkları gerçeğini kabul ederler. Neden böyle bir sonuç aldıklarının değerlendirmesini yaparak, hayallerine giden yolda daha sağlam adımlarla yürüyebilmek için bundan sonra nasıl bir strateji izlemeleri gerektiği konusunda yeni fikirler üretirler. Böylece hayallerinden vazgeçmek ya da hayallerinden uzaklaştıran ve sorun çözmeyen tepkiler vermek yerine; azim ve kararlılıkla umudu içlerinde yaşatarak, amaca ulaştıran stratejiler kullanarak, başarılı bir geleceğe giden yolda sağlam adımlarla yürürler. Hayallerimizin bizim istediğimiz zamanda istediğimiz şekilde gerçekleşmemesi onların hiçbir zaman gerçekleşmeyeceği anlamına gelmez. Hayatta her zaman farklı amaçlarımızı gerçekleştirmeye çalışırken bazen bizimle ilgili nedenlerden dolayı bazen de bizim dışımızdaki nedenlerden dolayı bazı engellerle karşılaşabiliriz. Esas olan bu engellere yenik düşmemektir. Hayat uzun bir yolculuktur. Büyük amaçlarımız için bir yıl beklemek ya da bir yıl daha emek harcamak asla bir kayıp değildir.”

Yeniden sınava hazırlanacaklara tavsiyeler

Olumsuz duygu durumlarından kaçınılması, bir sonraki sınava doğru strateji ile hazırlanılması gerektiğini belirten ESOGÜ Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayşe Aypay, şu tavsiyelerde bulundu:

“Öncelikle geçen yılın yorgunluğunu atmalı, zihni ve bedeni dinlendirmek için yapmaktan keyif alacakları bazı hobilere yer vermeli. Sosyal ilişkilere zaman ayırmalı. Hangi konularda kendilerini geliştirmeleri gerektiğini belirlemeli. Sınava hazırlanırken kullanacakları kitap ve test gibi kaynakları doğru seçmeli. Zaman yönetimi becerilerini geliştirerek zamanı doğru ve verimli kullanmaya çalışmalı. Günlerini plan ve program yaparak yaşamalı. Dinlenme ve eğlenme ihtiyaçlarına da yeterli zaman ayırmalı. Zihinlerini ve bedenlerini dinç tutmak için kendilerine uygun sporlara yönelmeli. Ders çalışma alışkanlıklarının ve öğrenme stratejilerinin uygunluğunu gözden geçirmeli. Verimli ders çalışma tekniklerini öğrenmeli. Doğru çalışma stratejileri ile yeterince gayret gösterirlerse başarabileceklerine inanmalıdırlar. Çalışmalarının olumlu sonuçlanacağı konusunda umutlarını yüksek tutmalıdırlar. Ailevi ve ekonomik gerekçelerle ya da yaşla ilgili gerekçelerle örgün bir yükseköğretim kurumuna yerleşmek için tekrar sınava giremeyeceğini düşünen gençlerin de açık öğretim veya uzaktan öğretim olanaklarını değerlendirebileceklerini hatırlamaları gereklidir. Tüm bunların yanında, geleceğe yönelik hayallerini gerçekleştirmenin tek yolunun bir yükseköğrenim kurumundan mezun olmak olmadığını da akıllarında tutmalıdırlar. Bu gençler de öncelikle bedensel ve zihinsel olarak kendilerini dinlendirmelidirler. Halihazırda sahip oldukları kişisel ve çevresel kaynakların neler olduğunu, çevresel olanaklardan nasıl yararlanabileceklerini değerlendirmelidirler. Amaçlarını, gerçekleştirilebilecek adımlar şeklinde planlamalıdırlar. Başaracaklarına olan inançla ve sabırla amaçları doğrultusunda harekete geçmelidirler.”