Eskişehir,  Senfoni Orkestrasına daha 1930’lu yıllarda, Halkevleri döneminde sahip olan şehirlerden biridir. Hatta, o yıllarda Eskişehir Halkevi’nin Caz Topluluğu dahi vardır. 1950’li yıllarda Eskişehir Filarmoni Derneği kurulmuş. Yine 1950’li yıllarda, bugün Süleyman Çakır Lisesi’nin bulunduğu yerde Opera binası1962 yılında Eskişehir İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi Öğrencileri Derneği’nin düzenlediği “Eskişehir Festivali”nde Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın Eskişehir’de konseri olmuş. Eskişehir Atatürk Lisesi’nde liseyi okumuş herkes bilir, orada müzik derslerinde öğrenciler taş plaklarla Mozart’ı, Beethoven’i tanımışlardır. Eskişehir böylesine senfoni müzikle tanışık ve mayalı şehirdir. Ne var ki; gerek Eskişehir’i yönetenlerin senfonik müziğin konserlerine gereksinim duymamaları ya da  bilinçinde olmamaları, gerekse konserler için alt yapısı salonların olmayışı nedeniyle Eskişehir’in bu gereksinimi yerine getirememiştir.

Eskişehirli klasik senfonik müzik severler, bunu televizyondaki “Pazar Konserleri” ya da gece verilen “Festivallerden” programlarını izlemişlerdi. 1989 yılına gelindiğinde Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuvarı kuruldu. Orada akademik kadrosuyla oluşan, önce 1991 yılında  “Yaylı Çalgılar Oda Orkestrası” kuruldu ve üniversite yerleşkesinde konserlerine başladı. 1992 yılında Şef Korel Çalgan’ın yönetiminde  konservatuvar öğrencileri ile  “Anadolu Yıldızları Orkestrası, 1996 yılında da Şef Nazım Rızaev’in yönetiminde “Gençlik Senfoni Orkestrası” kuruldu. 2005 yılında da Şef Burak Tüzün’ün yönetiminde 70 kişilik “Anadolu Senfoni Orkestrası” (ASO) kuruldu. Eskişehir artık ülkemizin konservatuvarı olan ve müzik eğitimi yapılan şehirdi ve buradan yetişenler yurt dışından bile ödüller getiriyorlardı. Ayrıca hep  büyüyen bir  gelişme vardı. Öyle ki 1995 yılında başlayan 15 yıl süren “Uluslararası Eskişehir Festivali”nde Eskişehir’in ev sahibi olan  bir orkestra vardı ve kimi yıl festival “Anadolu Senfoni Orkestrası” (ASO) ile başlıyordu. Eskişehir’de yaşayan çok az müzik severler zaman zaman bu üniversite yerleşkesindeki konserlere gidebilse de gitmek isteyenler de gün gün büyüyordu. Örneğin konservatuvardaki öğrencilerin yakınları, Güzel Sanatlar Lisesi’ndeki öğrenciler  de konserlere gitmek istiyorlardı. 1999 yılında Anadolu Üniversitesi’nde Devlet Konservatuvarı’n da kurucusu Rektörü Prof.Dr. Yılmaz Büyükerşen Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı olunca  Eskişehir’deki öncelikli yaptığı işlerin başında Şehir Tiyatroları’nı ve Senfoni Orkestrasını kurarak başladı. Salon yoktu. Belediye’nin İki Eylül caddesindeki Katlı Otopark’ın bir katını salona çevirmesiyle başladı.

22 Ocak 2002 günü EBB Senfoni Orkestrası’nın ilk konserinin öncesinde Büyükerşen konuşmasında:  “Şehirler, orada yaşayan insanların yalnızca işleriyle meşgul oldukları, kişilerin aralarında kişisel sorunlarla boğuşup ömür tükettikleri yerler olsaydı hayat  anlamsız bir süreç olurdu” böyle diyordu. O gün bunları dinlerken 1992 yılında düzenlenen “2000’e Doğru Eskişehir’in Sorunları Sempozyumu”nda dönemin Sanayi Odası Başkanı Savaş Özaydınlı’nın konuşmasını anımsamıştım “Her şey para demek değildir. Eskişehir’e yetişkin yöneticileri çekemiyoruz. Sosyal ve kültürel etkinlikler yaşanmıyor” demişti ve tiyatro, konser beklentisini anlatmıştı.

    Yıl 2025. Eskişehir’de bugün; biri Büyükşehir Belediyesi’nin, diğeri Anadolu Üniversitesi’nin iki senfoni orkestrası var. Tepebaşı Belediyemizin  çok başarılı Çocuk Senfoni Orkestrası , Odunpazarı Belediyemizin Piyano Dörtlüsü, Eskişehir Polifonik Korosu var. Eskişehir’de yaşayanlar İstanbul, Ankara da yaşayanlarla, hatta dünyanın sanat merkezlerindeki konserlerin aynısını izleyebiliyor…