Başlığımızdaki söz size ilginç gelebilir.  Tedavi olarak kullandığımız ilaçlar nasıl kötü olabilir?

                Aslında kullandığımız birçok ilaç, çeşitli zehirlerden elde ediliyor. Doğru yöntemle doğru miktarda ve doğru süre kullanıldığında tedavi edici özelliği ortaya çıkıyor. Doğru yöntemi, doğru süreyi ve doğru miktarı ancak hekimlerimiz bilebilir. Uzun yıllar boyunca aldıkları eğitimler onları hastalıklar ve tedavi yöntemleri konusunda uzman kılıyor.

                “Komşu, şu ilaç mide ağrısına birebir.”, “Ay komşum ben de geçen bu ilacı kullandım nasıl iyi geldi anlatamam. Sen de kullan!” Şayet komşunuz bir hekim değilse onun size söyleyeceği bu sözleri dikkate almayınız. Her insan ve hastalığı kendine özgüdür. Hekiminiz size uygun tetkikleri yaptıktan sonra sizi tedavi edecek uygun ilacı verecektir. Aksi durumda sağdan soldan duyduğunuz tavsiye(!) ilaçlar hastalığınızın ilerlemesine, yeni hastalıklarınızın ortaya çıkmasına hatta ölümünüze bile sebep olabilir.

                Tabii bir de TV shoplarda her derde deva kremler, losyonlar, haplar boy gösteriyor. Öyle ki sanırsınız o ilaç bir ölüme çare bulmuyor. Utanmasalar nerdeyse onu da diyecekler.  Çare olduklarına söyledikleri rahatsızlıkların birçoğu ayrı bir uzmanlık alanı. Hekimler o dallarda uzmanlıklarını alabilmek için yıllarca çaba gösteriyorlar. Bahse konu olan hastalıklara uygun tedavi yöntemleri bulmak için milyonlar hatta milyarlarca TL harcanıyor.  Sonra bir TV shopta bir ilaç ya da gıda takviyesi size bu tedaviyi çok cüzi bir miktara sunuyor. Bir atasözü der ki: “Bedava peynir ancak fare kapanında olur.”

                Değerli tüketicilerimizin, kendilerinin ve sevdiklerinin sağlıkları için hekimlerinin reçete ettiği ilaçların dışında ilaç kullanmamalarını özellikle tavsiye ediyoruz. Hekiminize danışmadan gıda takviyesi adı altında veya alternatif tıp söylemiyle size sunulan yöntemleri kabul etmeyiniz. Bu nokta da sağlık bakanlığımıza ve ilgili kurumlarımıza da büyük bir sorumluluk düşüyor. İnsanların paralarını almak uğruna onları ölüme mahkûm edebilecek türden ürünlerin takibi yapılmalı hatta bu ürünlerin satışı yasaklanmalıdır. Tüketicilerimizi bilinçlendirici daha çok kamu spotu hazırlanmalıdır. “Ağaç yaş iken eğilir.” düsturundan yola çıkarak okullarımızda akılcı ilaç kullanımıyla ilgili eğitimler verilebilir. Bu konuda tüketicilerimiz ve yetkililer üzerlerine düşen sorumlulukları yerine getirmelidirler.

TÜKETİRKEN TÜKENMEYİN

[email protected]

Sülahi ÖZALP