Bir sağlık sistemi düşünün: Sürekli olarak "yama" yapılıyor, her şeyin daha iyi olacağı umuduyla yeni yönetmelikler çıkıyor ama sonuçlar her defasında daha da kötüye gidiyor. İşte tam da böyle bir durum, 1 Kasım 2024 itibariyle yürürlüğe giren "Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği" ile karşımıza çıktı. Yönetmelik, sağlıkçılara getirdiği yeni zorluklarla, işin başında olduğu gibi her şeyin daha iyi olacağına dair umutları bir kez daha yıkıyor.
HEKİME DAHA FAZLA İŞ, HASTAYA DAHA AZ ZAMAN
Yeni düzenleme, zaten ağır koşullar altında çalışan aile hekimlerinin gelirlerini düşürmekle kalmıyor, aynı zamanda onlara daha fazla iş yükü yüklüyor. Şimdi, hasta sayısı ve sağlık hizmetine başvuru sıklığına göre gelirlerin kesileceği bir sistemde, hekimler ne yapacak? Bu yönetmelik hekimlerin çalışmasını "verimlilik" adına hızlandırmaya çalışıyor. Ancak şu soruyu sormak gerek: Hekimler, yeterince zamanı olmayan bir durumda hastalarına nasıl kaliteli sağlık hizmeti verecek? Bakanlık, sağlık hizmetlerini iyileştirme yerine, sağlık çalışanlarının zaten zor olan iş yükünü daha da artıran bir model öneriyor.
‘GELENEKSEL TIP’ ÇÖZÜMÜ: DÜĞÜMÜ DAHA DA KARIŞIYOR
Ve tabii bir de son günlerde Meclis Sağlık Komisyonu'ndan geçen torba yasa var. Bu yasa ile aile hekimlerine, gelirlerini artırmak için geleneksel tıp uygulamalarına yönelmeleri öneriliyor. Hacamat, sülük tedavisi gibi uygulamalarla, “gelirinizi artırabilirsiniz” deniyor. Bu, bence bardağı taşıran damla. Peki, hekimlerin görevleri artık tıp yerine geleneksel yöntemlerle mi belirlenmeye başladı? Sağlık Bakanı ve bu torba yasa, sağlık hizmetine dair somut, bilimsel bir çözüm sunmak yerine, geleneksel tıbbı öne sürüyor. Hekimlik, böyle 'kısa yollarla' yapılacak bir iş değil. Geleneksel tıpla değil, gerçekten bilimsel bir yaklaşım ve gerçek reformlarla sağlık sisteminin ayağa kaldırılması lazım.
ŞİDDETİ AZALTMAK YERİNE ARTTIRABİLİR
Şimdi bir de bu yeni yönetmeliğin şiddetle bağlantısına bakalım. Hekimlerin gelirleri, hasta başına daha kısa süre, daha fazla hastaya bakmak gibi bir düzene oturtulmuşken, zaten var olan sağlık çalışanlarına yönelik şiddet olayları da tırmanacak. Hekimler, stres altında daha fazla hasta görmeye çalışırken, hastalar da ihtiyaç duydukları ilgiyi bulamayacak. Sonuç? Birkaç yıl önce 'sağlıkta şiddet' kavramını tartışırken, bugün aslında şiddetin daha da arttığını görebiliriz. Sağlık çalışanlarını şiddetle baş başa bırakmak, bu yönetmeliklerin çıkardığı en büyük sorunlardan biri olacak.
Sağlıkta Gerçek Reform: Yama İle Olmaz
Bunların hepsinin ortak bir noktası var: Sağlık sisteminde yapılan bu değişikliklerin hiçbiri kalıcı çözüm getirmiyor. Yapılmaya çalışılan her yeni düzenleme, mevcut sistemin üzerine eklenmiş bir yama gibi kalıyor ve aslında sorunu daha da büyütüyor. Hekimlerin gelirini artırmak için geleneksel tıbbı önerdiğinizde, bu işin sadece bir kısmına çözüm buluyorsunuz. Ama hastaların en büyük derdi, kaliteli sağlık hizmetine ulaşabilmek, doktorlarına yeterli zaman ayırabilecek bir ortamda sağlıklı bir tedavi almak.
Eğer sağlık sistemindeki gerçek sorunlara çözüm aramıyorsanız, sadece yamalarla sağlıklı bir toplum inşa edemezsiniz. Hekimler için çalışma şartları iyileştirilmeli, hasta başına ayrılan süre artırılmalı ve sağlık çalışanlarının motivasyonu desteklenmeli. Ayrıca, sağlık hizmetlerine erişim her vatandaş için eşit ve nitelikli olmalı! Bunun için, akılcı, sürdürülebilir ve gerçek bir reform gerekiyor.