Dertliyim..
YGS sınavına bir dakika geç kaldığı için intihar eden zavallı Büşranur, referandum ve günlük siyaset kavgaları içinde üzücü ama unutulmaya mahkum küçük bir haber olarak basında yer aldı. Üzüldük. Hepsi o kadar.. Ne kadar olağan değil mi ?
 
Aslında olay Türkiye’nin bu gün düşürüldüğü ortamın trajik bir sonucu. Sonuç diyorum, çünkü Büşranur’u intihara sürükleyen sebep sınava geç kalması değil .Eğitim sistemimizin çocuklarımızı beş yaşından itibaren öğütüp kıyma haline getirdiği sistemin bir sonucudur. Çocuklarımız eğitim çağı geldiğinde bir kıyma makinesinin içine atılıyor, makinenin  öbür tarafından özgüvenini yitirmiş bir posa halinde çıkıyorlar..
Çocuk ruhları o derece büyük bir cenderenin içinde kalıyor ki,  yüzbinlerce çocuk aynı Büşranur gibi depresif bir hayat yaşıyor. Sistem önce aileleri , sonra sosyal çevreyi ve en son çocuklarımızı bunun bir “ölüm kalım” savaşı olduğuna inandırıyor. Aileler hem kaygılarını çocuğa yansıtıyor, hem de mahalle baskısı yüzünden çocuklarını bunalıma sürüklüyorlar. Falancanın çocuğu kazandı ya bizimki kazanamazsa ? Çocukların eğitimine en ufak katkıları yok. Siyasetçilerden iyi bir eğitim talepleri yok.
 
Bir ülkenin yöneticilerinin başarısı ne kadar yetişmiş insan kaynağı yarattığına, sağlıklı bir ortamda yetişmiş iyi eğitim almış başarılı bireylerin , gençlerin, ülkede ve uluslararası alanda kendi dönemlerinde ne kadar başarılı olduğu ile ölçülür. Maalesef biz de kriter bu değil.. Bu gün dünyanın en zengin ülkeleri, 6 Milyon nüfuslu Finlandiya’nın eğitim sistemini örnek alabilmek için yarışıyor. Finlandiya da çocuklar mutlu, büyükler de mutlu , çocuklar da büyüdüğünde başarılı ve mutlu olacak.
 
2016-ÖSYS’ye 2 milyon 255 bin 386 aday başvurmuş. Bu sayı 2010 da 1 milyon 587 bin 990 dü. Kaçı üniversiteye girecek, girdi diyelim onları ne ile donatacaksınız ? Mezun olanlar bu ülkenin gelişmesine nasıl katkı verecek ? İşsizlik genel nüfusta %12, genç nüfusta %24..Büşranur’da muhtemelen bunlardan biri olacaktı. Oysa bütün benliği “başarı ölçüsü” olarak gördüğü o sınava odaklanmıştı.. Olmayınca altında kaldığı baskıya dayanamadı.
 
Maalesef başta Eğitim Politikalarını belirleyen (aslında belirlemeyen) hükümetler olmak üzere hiç kimse bu ülkeye en büyük kötülüğü yapmış olduğunun, hatta ihanet ettiğinin farkında değil. Politikacılar uyduruk bir sınava geç kalıp giremediği için kendini asan zavallı Büşranur’ın ailesinin yüzüne nasıl bakabiliyorlar ? Daha iyi bir Türkiye için “evet” öyle mi ? Nedir daha iyi Türkiye ? Okuduğunu bile anlamayan cahil kalabalıklarla nasıl daha iyi bir Türkiye olacak ?
 
Köprüler yapsak ne olur, yollar yapsak, büyük Türkiye nutukları atsak ne olur ? Sokak tabiri ile fasa fisosun. İktidarların başarısı özelde yetiştirdiği bireylerin başarıları , genelde toplumsal başarı ile ölçülmedikçe, aynen bu gün olduğu üzere dünyada beş paralık itibarınız, saygınlığınız olmaz. Çocuklar uluslararası eğitim sıralamasında en sonuncu olur. Bir tek icadın olmaz, bir tek markan olmaz, teknolojin olmaz, bilim adamın olmaz...
 
Zavallı çocuklarımız, sıradan bile olmayan bir eğitim için benliklerini, özgüvenlerini, hayatlarını yitiriyorlar. Bir fil bile bu kadar ağır ve gereksiz bir psikolojik yükü, stresi kaldıramaz.
Biz siyasetçilerden talep etmediğimiz sürece bu böyle devam edecektir.Ne yazık ki gelecek zaman yeni yeni Büşranur’lar yaratmaya adaydır..