“Burjuva demokrasisi, sermayenin diktatörlüğünden başka bir şey olmaz” diyordu Lenin…
Anayasamızda her işçinin örgütlenme yani sendikaya üye olma hakkı var.
İşçiler örgütlenme, sendikalılaşma haklarını kullandıklarında ‘hak, hukuk’ bir kenara atılıveriyor. Yani işçiler sendikalı oldukları veya sendika istedikleri için işlerinden atılıveriyorlar. Tabi işveren gerekçe olarak bambaşka bir gerekçe sunuyor.
Ama gerçek; işverenler, örgütlenmeden, sendikadan korkarlar.
ICF işçileri DİSK’e bağlı Birleşik Metal İş Sendikası’na üye oldular…
İşten atılan ve istekleri dışında ücretli izne çıkarılan ICF işçilerinin direnişi Eskişehir kamuoyunda ses getirdi.
İşçileri emek ve demokrasi dostları, sendikalar, işçiler ‘destek’ ziyaretlerinde bulundular.
İşçilerinin direnişinin 1. ayı dolmasına az kaldı.
Emek, iş, özgürlük, demokrasi, barış ve insanca yaşam hakkı için yapılan direnişler çok önemlidir.
1 günlük de direniş önemlidir bir yıllık da.
Daha doğrusu hakkını alıncaya kadar yaptığın direnişler tarih yazar.
ICF işçilerinin direnişine hem gazeteci olarak gittim, hem DİSK Emekli Sen yönetim kurulu ve işçi sınıfına inancım nedeniyle gittim.
Bu direnişin sırasında gözlemim şu…
Direnişin ilk günlerinde ICF’de çalışan işçiler uzaktan da olsa alkışlarıyla destek veriyorlardı.
Ama son 10 gün içinde çalışan işçiler direnen arkadaşlarının slagonlarına, türkülerine ve halaylarına katılmaya başladılar.
Kapı önündeki direniş, içeride ki işçilerin yüreğine de akmaya başlamıştı.
Birlikte halay çekmeye başladıklarında aralarında tek bir demir kapı vardı.
Tekerlekli kapı ne tarafa dönerse dönsün işçiye doğru dönüyordu.
Yani işçilerin ‘birleşmesine’ engel olmuyordu…
ICF işçilerini selamlıyorum.
Lenin’in bir sözü ile başlamıştım yazıma yine Lenin’in sözü ile bitireyim.
"...Zor olan başarılır, imkansız olan vakit alır..."