Bir alışveriş merkezi önünde başlayan bir eylem vardı.

Taktım kırmızı şapkamı gittim, ne yapıyorlar, ne yapacaklar diye?..

Birlikte yürüdük, tanıdık insanlarla hem sohbet ettik.

Birden birisi avazı çıktığı kadar bağırdı.

“Hırsız varrrrrr”

İrkildim, hemen ceplerimi yokladım. Eyvah dedim, hırsız aramızda…

Bir partinin mitingini izlerken cepten maaşı yürütmüşlerdi. Demek o yüzden birden irkildim.

Bir kişi bağırdıktan sonra herkes bağırmaya başladı..

“Hırsız varrrrr”

‘Demek ki iş çok ciddi” diye düşünmeye başladım.

İnsanlar bağırıyor, etrafında izleyenler ya da balkonlardan bakanlar alkışlıyorlardı..

Şaşırmıştım.

Ben öyle bakarken birisi geldi yanıma….

“Abi sen yazar mısın”

“Nerden anladın” dedim, sakalımdan başladı beyaz saçlarıma kadar geldi…

Neyse; yine bana döndü:

“Abi söyle de ‘Hırsız var’ diye bağırmasınlar”

Kaşlarımı, çattım ve;

“Niye, sen kimsin” diye sordum…

Yavaşça kulağıma eğildi;

“Hırsızım… Böyle bağırarak benim ekmeğimle oynuyorlar abi… Bak milleti uyandırıyorlar. Eskiden biz vatandaşın ayağındaki donu alıyorduk, ruhu bile duymazdı. Şimdi biz nasıl iş yaparız…”

Bak kardeşim dedim, ben sana hırsızlığı anlatayım deyip konuşmaya başladım:

“Kapitalizmin temeli hırsızlıktan geçer. Gelişmemiş ve gelişmekte olan, maden kaynakları olan, coğrafi, siyasi ve stratejik bölgelerde olan ülkelerin, her şeyi çalar…

Önce maden kaynaklarına el koyarlar. Bunu kendi adına yapacak işbirlikçiler bulurlar, onların aracılığı ile ülkenin kaynaklarını sorarlar…

Soymanın her türlü halini yaparlar. Bazen dindar olurlar, bazen milliyetçi, bazen demokrat veya sosyal demokrat kimliğine bürünürler... Yani bazen, dini öne sürerek veya futbol fanatikliğini körükleyerek ülkenin yer altı ve yerüstü madenlerini soyup giderler.

Öyle ki; ülkenin dağları, nehirlerini, suyunu hatta havasını bile çalarlar….

Ülkenin, topraklarını alırlar, kuruluşlarını, bankalarını…

Bazen kurdukları veya ortak olduklarıyla vatandaşın cebindeki parayı bile çalarlar.

Emeğinin hakkını vermeyerek senin olan hakkını çalarlar…

Çalışanın sırtından öyle çok para kazanırlar ama çalışanına açlıktan ölmeyecek kadar para verirler.

Bu bir emek hırsızlığı değil midir?

Ülkene girmek için; demokrasi, barış ve haklar, özgürlük derler ama , senin demokrasini de, barışını da haklarını, özgürlüklerini  de çalıp giderler..

Kapitalizm ülke soygunlukları; iş bağlantıları, ithalat, ihracat adına yapılır…

Bu kapitalizm öyle bir yayılır ki; hükümetlerden, belediyelere, kamu kurumlara kadar….

Öyle bir arsız yapar ki toplumları; ‘Benim hırsızım seninkinden daha iyi” birbirlerine düşerler…

Bu sistem olduğu sürece daha çok hırsız var diye bağırılır,….”

“Yeter” diye bağırarak sözlerimi kesti  hırsız ve;

“Vay anasını bizi yıllarca soyuyorlarmış, hele hele benim gibi adamı” deyip hışımla yanımdan uzaklaşırken bağırıyordu:

“Hırsız vaaaarrrrrrr”