"Ustam geldi sırtıma vurdu unut dedi romanları
İşçisin sen işçi kal giy dedi tulumları!" diye bağırıyordu Cem Karaca şarkısında…
Dedesi, babası, annesi, abileri yıllardır asgari ücretle çalışan sonra kendisi de asgari ücretli olan işçilere, emekçilere emeği ile geçinenlere (şarkının gazına gelip) sesleniverdim:
Kimsiniz? Diye..
Yani “Sen işçi misin, emekçi misin, kamuda çalışanı mısın” diye sordum.
İşçi, emekçi olduğunun farkında mısın?
Sömürülmesine rağmen, kapitalist sistemi (sömürüyü savunan) savunan partilere oy veriyor musun? Emekten değil, işverenden, patronlardan, zenginlerden yana olanları mı destekliyorsun.
Söyle bana sen kimsin?
Emekten, özgürlükten, insan haklarından, demokrasiden ve barıştan yana değilsen sen kimsin?
Aynaya bak “ben kimim” diye sor kendine?
İşçi, emekçi deyince biliyorsunuz bu ayın ilk günü; “Dünya İşçi ve Emekçinin Dayanışma, Mücadele Günü”…
“Saldırılar, mücadele ateşini söndürmedi, aksine körükledi. ABD ve Kanada’da sendikalar ve diğer örgütlerin yükselttiği mücadele sonucu 1 Mayıs 1886’da yaklaşık 350 bin işçi greve çıktı.
Olaylara neden oldukları gerekçesiyle 8 işçi hakkında idam istemiyle dava açıldı. İşçiler idam cezasına çarptırıldı. Dört yiğit işçi önderi Albert Persons, Adolph Fıscher, George EngeL ve August Spıes, 1 Mayıs 1886 yılında 8 saatlik iş günü mücadelesinde önderlik yaptıkları için idam edildi.
Albert Persons isimli işçi, özür dileme şartıyla affedileceğinin söylenmesi üzerine, mahkeme heyetinin karşısında tarihe geçecek sözlerini söyledi:
"Bütün dünya biliyor suçsuz olduğumu. Eğer asılırsam cani olduğumdan değil, emekçi olduğumdan asılacağım."
Yani, bu yiğit insanlar, bugün işçi ve emekçi olarak elde edilen hakların alınmasında canlarını, kanlarını, yaşamlarını verdiler.
Yıllarca önce alınan “haklar” bugün ileriye mi gitti, yoksa bazı haklar geri mi alındı?
Neden iktidarlar ve işverenler işçilerin ve emekçilerin alınmış haklarına göz koyarlar?
Bu soruları düşün ve aynaya bakın “ben neredeyim, kimim” diye sor?
DİSK, KESK, TMMOB ve Türk Tabipleri Birliği, “Sağlıklı, güvenceli ve insanca bir yaşam”, “Her gün 1 Mayıs” diyecek ve 1 Mayıs haftası boyunca taleplerini dile getireceklerini ifade ettiler.
İstanbul Valiliği, pandemi yasaklarının 1 Mayıs’ı da kapsayacak şekilde 17 Mayıs’a kadar uzatıldığını açıkladı.
Emekçilerin talepleri nelerdir?
“1- Herkese aşı, herkese gelir desteği sağlanmalı, acil ve zorunlu işler dışında 4 hafta çarklar durdurulmalıdır. 2-Çalışırken hastalanan emekçiler için COVID-19 iş kazası ve meslek hastalığı olarak kabul edilsin! 3-Kod 29 ve ücretsiz izin zulmüne son. 4- İşsizlik Sigortası Fonu kaynakları patronlara değil işçilere ve işsizlere. 5- Asgari ücret üzerindeki tüm vergi ve kesintiler sıfırlansın. 6- İşsizliğe karşı kamu istihdamı artırılsın, hukuksuz biçimde işten çıkarılan kamu emekçileri işlerine iade edilsin, çalışma süreleri azaltılsın. 7- Doğa katili projelere, Kanal İstanbul’a, betona, savaşa, silahlanmaya, sermayeye değil aşıya ve sosyal desteklere kaynak. 8- Az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınsın! Zorunlu mallarda ve elektrik, su, doğalgaz, iletişim faturalarında dolaylı vergiler sıfırlansın. 9- Örgütlenme, özgür toplu sözleşme ve grev hakkı önündeki tüm engeller kaldırılsın. 10- İstanbul Sözleşmesi Yaşatır, 6284 sayılı yasa etkin şekilde uygulansın, Uluslararası Çalışma Örgütü'nün İşyerinde Şiddete Karşı 190 sayılı sözleşmesi onaylansın.”
Aynaya bak “ben kimim” diye sor kendine?