Tanrı şeytana neden imkân veriyordu. Yeryüzüne neden kötülüğü yayıyordu? Kötülük nereden geliyordu, Ademoğlu’ndan kalan miras mıydı?
Kötülüğün her türü, ister ahlâki ister doğal isterse metafizik kötülük olsun, aynı sorunun –kişiselleştirilmiş bir şeytanın-farklı yüzleridir ve insana aittir.
Dünyanın doğası böyle sanırım insanlar çıkarları için kötülük yapmayı ilke edinmişler. Bazı insanlar ise buna programlanmış dünyaya geliyor bence...
Bu insanlara ne yaparsanız yapın olmuyor, genetikleri böyle çünkü hayata bu şekilde kodlanmışlar yani bir deney faresi gibi laboratuvar ortamında inceleyip deneyler yapmak gerekiyor ki o bile çözüm değil bu insanlar için. Değişmiyorlar.
Bu tipler ayrı bir familya türü kötülükten beslenen ve büyüyen, öyle ki beslenmekle kalmıyor çevresindeki herkesi bu familyanın içine çekmeye çalışıyor. Hayatları yalan üzerine kurulmuş kafalarında sürekli kurgularla yaşayan ve kurguladıkları hayata inan tipler bunlar…
Genellikle eğitim seviyesi düşük, akademik hiçbir başarıya imza atmamış ama çok iyi rol yapan, yalan söyleyen ve ellerinde türlü türlü maskeleri olan yalakalıkta sınır tanımayan insanlar.
Durum böyle olunca kötülük yapmada da sınır tanınmıyor, kötülük sıradanlaşıp bir yaşam biçimi haline geliyor normalleşiyor ve sürekli hale geliyor.
Bir boya kataloğunun renk skalası gibi her tondan renk renk kötülük fışkırıyor…
Ve siz bu insanların sizin için planladığı kötülük senaryolarından habersiz yaşamaya çalışırsınız. Ama bu öyle bir şey ki ben buna ilahi adalet diyorum, görmemeniz, bilmemeniz gereken her şey sizin önünüze altın bir tepside sunulur. İşte o zaman anlarsınız ki kötülüğün sınırı yok, bu insanların hırsları insanlıklarının önüne geçmiş.
Ne yazık korkular, yalanlar, senaryolar üzerine kurulmuş bir hayat, insan tüketmek ve sürekli yeni insanlara kendini inandırmak, her yeni gelene yeni yalanlar uydurmak mış-miş gibi yapmak…
Ne zor değil mi, yok bir hayatın içinde hayatta kalmak…
Hayatta kalmak ve sahip olduklarından uzaklaşmamak için insanların canını yakmak, vicdan ve merhametten nasibini almamak
İnsanı insan yapan en büyük şey akıldır, merhamettir, dürüst olmaktır, insan şerefi ve duruşu için mücadele etmeyecekse, onuru için yaşamayacaksa ne için yaşar.
İlkeleri olmalı insanın, bir duruşu olmalı, kökleri öyle sağlam olmalı ki; hiçbir fırtınadan etkilenmemeli ne yaşarsa yaşasın ayakta kalmayı becerebilmeli, mücadele de bunu gerektirmez mi?