Esentepe Mahallesi’nin girerken hafif yokuşlu bir cadde var. Yokuşa çıktığınızda sizi hemen bir okul karşılar.
Yeni ismi Mimar Sinan İlköğretim Okulu…
Esentepe Ortaokulu’ydu ismi. Bizlerde bu okulun ilk öğrencileri ve ilk mezunuyuz.
Pazar günü 1973 mezunları olarak okulun bahçesinde bir araya geldik.
Kimimizin saçı dökülmüş, kimisi saçları ve bıyıkları beyazlaşmış. Tabi bazıları kilo almış olgun insanlar olarak bir araya geldik.
Yüzler ve simalarda değişenler olmuş. Ama yine gözlerden, bakışlardan birbirimizi tanıdık.
Sarıldık, öpüştük…
41 yıl önce bu okulun sınıflarında okuyan, bahçesine ağaç diken ve oynayan öğrencilerdik.
Zaman akıp geçmiş.
41 yıl sonra bir araya geldik.
Kimisi, İstanbul, İzmir, Ankara velhasıl bir çok il ve ilçeden geldiler.
41 yıl sonra görüşeceğimiz arkadaşlarımız vardı.
Öğretmenlerimiz de geldi.
41 yılın öğrencileri gibi, sıraya girdik. Herkes sınıfların sıralarında durdular. Aramızda da öğretmenlerimiz vardı.
Sınıf öğretmenimiz Mehmet Hazır, bizimle birlikte olmak için Mersin’den gelmişti. Saçları ve bıyıkları beyazlaşmıştı ama bir çoğumuzdan daha dinç görünüyordu.
Sınıf öğretmenimiz Mehmet Hazır Cahit Sıtkı Tarancı’nın "Memleket İsterim" isimli şiiri ile bizlere bir kez daha seslendi:
“Memleket isterim/ gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;/ kuşların çiçeklerin diyarı olsun./ memleket isterim/ ne başta dert ne gönülde hasret olsun;/ kardeş kavgasına bir nihayet olsun./ memleket isterim/ ne zengin fakir ne sen ben farkı olsun;/kış günü herkesin evi barkı olsun./ memleket isterim/ yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun;/ olursa bir şikayet ölümden olsun."
Çok dayağını yemiştik, öğretmenimiz Hazır’dan; nostalji yaptık. Sıraya girdik ve hocamıza pardon öğretmenimize (hocam dememize kızardı okulda) bir cetvel verdik. Cetvelle, pergelle dövmesi meşhurdu.
Esentepe Ortaokulu’nun ilk mezunlarıyız. O yüzden bu okulda bizlerin emekleri, eserleri vardı.
En büyük eserimiz, okulumuzun bahçesindeki 3-4 metrelik çam ağaçlarıydı.
Onur ve mutlulukla baktık ağaçlara.
Daha çok sevdik bu ağaçları…
Bugünlerde ağaçlar kesilerek, köprüler yapılıyor, AVM’ler dikiliyordu.
Onlara inat biz de 41 yıl önce okulun bahçesini çam ağaçları ile donatan kuşak olarak Pazar günü gittik Satılmışoğlu Mahallesi’ndeki belediyeye ait alana 500 çam ağacı daha diktik.
Öğretmenlerimiz bizlere, sadece kendinizi kurtarın diye öğretmediler hayatı…
Ülkeye, topluma, yaşadığın bölgeye ve halka hizmet etmeliyi öğrettiler.
Öğrenenler hala toplumsal mücadelenin içinde yer almaya devam ediyor.
41 yıl sonra çocukluktan ergenliğe geçiş döneminin kuşakları olarak Esentepe Ortaokulu bahçesinde olgun insanlar olarak kucaklaştık.
Öğretmenlerimizin ellerinden öpüyoruz…
41 yıl sonra bir araya gelmemizde büyük emekleri olan Nermin Çakır ve İbrahim Ünalan’ın yüreklerinden öpüyorum.