İşçi ve emekçinin bayramı (1 Mayıs) ile sanki evrene bahar çiçekleri açmaya başladı.
Enflasyon, Kovid 19 Virüsü, işten çıkarmalar, esnafların siftah yapmaması sonrası dükkânlarını kapatması, yoksulluğun artarak devam etmesi, yolsuzluklar, adaletsizlik, artık işçi, memur, çiftçi, esnaf, emekli nefes alamaz haline gelirken, iktidar ve küçük ortağı memlekette her şeyin güllük gülistanlık olduğu masalını anlatırken yandaş medya köşelerinde dört köşe oturuyorlardı.
Birden bahar havası yok oluverdi. Peker’in videoları ile mafya siyaset ilişkileri yeniden gündeme gelince, bu yandaş medyanın birden sessizliğe gömülmesi ile “Baharda Mart kışı mevsimini titreye titreye yaşıyorlar” göstergesiydi.
Oysa yıllardır, 1950’lerden beri; solcular, devrimciler, sosyalistler, komünistler, ilerici ve demokratlar ile ilerici sendikalar, meslek odaları, dernekler ‘derin devlet’, ‘mafya-siyaset’ ilişkisinin gerçeğinden söz edip faili meçhul cinayetlere, terör ve uyuşturucu olaylarına dikkat çekmeye çalıştılar. Bunları anlatan gazeteci-yazar, sendikacı, şair, sanatçılar öldürüldüler, cezaevlerine konuldular.
İktidar ve ortağının, yandaş medyanın ‘yalanlamalarına’ rağmen Peker’in videoları izleme rekorları kırıyor. Yayınlanacak saatlerde vatandaşlar internetin başına geçiyorlar.
Ne diyordu dünyaca ünlü şairimiz Nazım Hikmet;
“Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı’nda.
Ne sen bunun farkındasın, ne de polis farkında.”
*** *** ***
Neyse efendim, “Haziran’da ölmek zor”…
Haziran bir çok şair ve yazarımızın ölüm ayıdır.
Nazım Hikmet, Orhan Kemal, Ahmet Arif, ressam Balaban gibi…
Haziran takvimdeki altıncı ay değildir sadece…
Türkiye sosyal ve siyasal tarihi açısından iki değerli deneyimi içerir.
İlki 15-16 Haziran 1970, İstanbul merkezli olarak başlayan ve yayılan, Türkiye tarihindeki en büyük işçi eylemlerinden birisidir. Türkiye işçi sınıfının sınıf bilinciyle direndiği, mücadele ettiği en büyük deneyimdir.
“Haziran’da Ölmek Zor” olsa da bu direniş ve takip eden günlerde, ölenler Türkiye işçi sınıfının kalbine gömülmüştür…
2013 Haziran Direnişi…
Ülkede bir çok ilde milyonlarca insanın katıldığı gezi eylemleri.
*** **** ***
Şair Hasan Hüseyin Kokmazgil’in “Haziran’da ölmek zor” adlı uzun şiirinden kısa birkaç dize ile selamlıyorum demokrasi, insan hakları, adalet, bağımsızlık, özgürlük ve emek mücadelesi verenleri…
“(….)çalışmışım on beş saat/ tükenmişim on beş saat/acıkmışım yorulmuşum uykusamışım/anama sövmüş patron/ter döktüğüm gazetede/sıkmışım dişlerimi/ıslıkla söylemişim umutlarımı/susarak söylemişim/sıcak bir ev özlemişim/sıcak bir yemek/ve sıcacık bir yatakta/unutturan öpücükler/ çıkmışım bir kavgadan/ vurmuşum sokaklara/(…) gece leylâk/ ve tomurcuk kokuyor/ bir basın işçisiyim/ elim yüzüm üstüm başım gazete/ geçsem de gölgesinden tankların tomsonların/ şuramda bir çalıkuşu ötüyor/ uy anam anam/ haziranda ölmek zor!”