Eskişehirimiz gerçek anlamda söylüyorum kaderi olan kadersizliği de dibine kadar yaşadığı zamanlardan geçiyoruz.
Bunu siyasette, kültürde, yaşamın içinde, sporda alenen görüyoruz.
Ekonominin tüm ağır şartları altında vatandaşlarımız yaşam mücadelesi veriyorlar.
Bizlere hizmet mükellefiyeti olan şehrimizdeki tüm belediyeler yüzde yüz elli girdi maliyet ve hizmet giderlerine rağmen birşeyler yapabilmenin yanında pek çok işi de başarma süreçlerini gerçekleştirme mücadelesi içerisinde…
Bu esnada şunu belirteyim; Tam bu satırları yazdığımda sosyal mecrada Eskişehir’de trafikte kaos diye seri paylaşımlar süratle yapılmaya devam etmekteydi...
Konunun kurgucuları sosyal mecrada konu ülke gündemine girdi diye zafer paylaşımlarıyla icraatlarını taçlandırıyor…
Yani Eskişehir adı ülke gündemine olumsuzluklar kaynağı diye yoğun bir çabaya kurban ediliyordu.
İdari, iktisadi ve ticari tüm yapılaşması merkezde toplanmış bir şehirdeyiz evet trafik çok büyük sorun ancak aklın kabul edeceği trafik keşmekeşi ülkenin tüm şehirlerinde en yükseğinden bu şekilde bifiil yaşanmakta.
Eleştiriyi organize eden arkadaşların tabi oldukları cenah bugüne kadar üç şeride çıkartılan ve batçıklarla düzenlenen ama bu yapılırken de her türlü feryat figana rağmen Gündoğdu Mahallesinin fiilen bitirildiği bir sürecini bizlere yaşattığını hepimiz biliyoruz..
Sonrasında ise ne kuzey çevre yolu ne güney çevre yolu ne ilçe yolları çözülebildi ne de ilgilenildi sürekli oyalayıcı söylemlerle bugüne kadar gelmedikmi.
Kaldıki söylemlerin gerçeğe dönüşmesi hala muamma...
Geçtiğimiz günlerde yine alttan alta alevlendirilen bir tetiklemeyle ve iddiayla söylüyorum bir senaryonun uygulamaya konulmasıyla Ukome tarafından trafiğe kapatılan Odunpazarı meydanı sebep yapılarak yine olanca tezvirat ve söylem ile yeniden olumsuz bir gündem yapılmaya çalışıldı.
Bu süreç içinde dikkatimi çeken bir siyasetçi’nin internet gazetesinde köşesinde yazdığı Eskişehir’e gelen turistlerin katma değersiz yani bir nevi değersiz olduğu yazısı hakikaten oldukça garipti ve resmen el insaf dedirtti.
Gelinen günde mevcut ekonomik şartlarda şehrimize gelen konaklayan harcama yapan insanları katma değersiz diye yaftalamak gerçekten de “ kul hakkıdır” .
Devamında da kafasının arka düşüncesinin ve siyasi intikam hırsının yansıması olan bu cümleyi kurmanın nasıl bir anlayış olduğunu değerlendirmenize bırakıyorum…
Yine bu haftanın en konuşulan konusu Odunpazarı tarihi bölgede Büyükşehir belediyesince yaptırılan Hamam Müzesiydi.
Tabi birileri hemen olumsuzluk pompalayacak malzemeyi anında buluverdiler...
İlk andan itibaren konuyu tiye almak ve sırf eleştirmek için bir cenah veryansın etmekte gecikmedi.
Şaşırdık mı…
Tabi ki hayır.
Konuya hissettiğim duyarlılığımdan dolayı; pazar gününün müsaitliği ile Hamam Müzesini görmeye gittim.
Trafiğe kapatılan Odunpazarı tarihi bölge hınca hınç doluydu ve hilafsız tüm esnaf dükkanlarında nitelikli bir hareket vardı turlar sürekli hareket halinde ve yayalaştırılan bölgede ekonomik bir hareketlilik gözle görülebilmekteydi.
Hamam müzesinin olduğu Çürükoğlu sokağa girdiğimde burnuma çarşıda hamamların olduğu yerde duyduğum kokuyla karşılaşmak hamam kültürü içinde büyüyen her hemşerim gibi şehrimizin tarihi gerçeğini hissetmenın güzel mutluluğunu yaşadım.
(Bu detayı burada hissettirmek yapılan işin ince bir çalışma olduğunu sanki söylüyordu.)
Biletimi alarak içeri girdiğim anda gerçek hamam kokusu ve su sesi sizi aynen bir hamam ortamında bırakıveriyor.
Kültürümüzde asli olan hamam ve temizliğin tüm süreçleriyle detaylandırıldığını gördüm.
Bugüne gelene kadar Eskişehir halkı hamamı yalnızca bir yıkanma mekanı olarak kabul etmedi.
Sosyal boyutu olan bir anlamı daima kattı, yaşadı.
Damat, gelin, kına, kırk uçurmalar, dost sohbetleri, buluşmalar, misafir ağırlamalar daima hamamlarda gerçekleştirildi.
Sularımızın pek çok hastalığın şifa kaynağı olduğunu cümle alem bilir.
Bunu tarihte Evliya çelebi bile yazmış ama bizim çağdaş çelebiler bunun dalga geçme yönüne düşmekteler.
Ne diyelim…
Gördüklerim ve hissettiklerim karşısında Eskişehir yaşayanı ve aklı Eskişehir yüreği Eskişehir insanı sevgisi olan bir birey olarak düşünen uygulayan destekleyen ve gerçekleştirenlere samimi duygularımla teşekkür ediyorum.
Konuya bağlamak açısından misafirlerimizi katma değersiz olmakla suçlayan kalem Eskişehir’in termali Afyon ve Kütahya’ya kaptırdığını ve ancak hamam müzesi yapılabileceğini kasıtla hafife almış.
Hafızam buna meyil edenlerin kendi açıklarını ortaya çıkardığını ve kendi eksiklerini beyan ettiğini söylüyor.
Afyonlu Efsane Valimiz Sayın Kadir Çalışıcının şahsi çabasıyla ortaya çıkarttığı Kızılinler termal projesinin niye sonuçlandırılamadığı.
Bölgenin neden turizm teşvikine alınmadığını bir incelesinler.
Kimler bu projelerle ilgilenmemiş dahası kim engellemiş öğrensinler derim…
Hamam Müzemize dönelim.
Türkiye’deki örneklerine göre oldukça farklı yapılan böyle bir çalışma gerçekten kutlamaya layık bir proje.
Kaldı ki yanında açılacak termal bir hamamın da olması hem müze hem hamam yan yana gerçekten tam bir fark yaratıcı çekim noktası olacaktır.
Temennim; bedensel kirlerden arınmak için hamam ve müzesi yapılabiliyorsa.
Ruhunda fesatlık olanlar içinde bir yapı düşünülsün isterim...
Eskişehir’i çok seviyoruz,
Eskişehir insanı çok kıymetlidir.
Vesileyle konuyu müstesna bir günü yaşayacağımız hafta sebebiyle şöyle bağlamak istiyorum.
Eskişehir bir Cumhuriyet kentidir.
99. yılını kutlayacağımız Cumhuriyetimiz fitne ve fesatçılara rağmen binlerce yıl yaşayacaktır…
Var olsun Cumhuriyet …
Ulu Başbuğ Gazi Mustafa Kemal Atatürk yolunun gidenlerine Cumhuriyet devrimlerinin bekçilerine selam olsun…
Eskişehir Cumhuriyet kentidir, ve siz Eskişehir’de, Eskişehirli kalın bu bir gururdur.