ESKİ Genel Müdürlüğü’nün şebeke suyuna yüzde 40 zam talebinin CHP’li üyelerin çoğunlukta olduğu mecliste reddedilmesi Eskişehir'de gündem oldu.
Zam talebi, AK Partili üyelerin, CHP’li Kazım Kurt, Nihat Çuhadar ve Murat Erginbaş’ın oyu ile reddedilmişti. Kazım Kurt neden reddettiklerini ise; bazı köylerde şebeke suyu kullanım ücretleri arasında büyük fark olduğunu bunun düzletilmesi taleplerinin ise dikkate alınmadığını anlatarak açıklıyor. Kurt’un bu talebinin ciddiye alınmaması ve gereğinin yapılmamasına oldukça sinirlendiğini, mecliste yaşananlardan anlıyoruz. Çünkü Kurt, bunu gerekçe göstererek, şebeke suyuna yapılacak zamma karşı çıkıyor ve AKP’li meclis üyeleri ile birlikte ret oyu vererek bunu engelliyor…
Buraya kadar olanları hepimiz takip ettik, ben ilk kez CHP’li üyelerin çoğunlukta olduğu belediye meclisinde getirilen bir talebin yine CHP’li üyelerin muhalefeti ile engellendiğine tanık oluyorum. Buna demokratik bir tavır olarak bakanlar olabilir, Sayın Kurt’u taleplerini dikkate almayan ESKİ’ye karşı tavrını ortaya koyduğu için kutlayanlar olabilir. Su zammına karşı çıkmasını “halkçı belediye başkanı Kurt” diyerek alkışlayanlar olabilir. Tam aksine CHP içinde bir bölünmeye, var olan çatlakları genişletmeye neden olduğu için ve bunu kamuoyuna yansıttığı için Başkan Kurt’un hatalı olduğunu düşünenler de olabilir.
Bana göre Sayın Kurt’un ESKİ’den talep ettiği düzeltmenin yapılmamasına karşı, ESKİ’nin mevcut koşullar altında bana göre “mecburen ve hakkı olarak” talep ettiği zamma karşı çıkarak tepki vermesi, doğru bir gerekçe değil. Başkan Kurt, haklı olduğu bir konuya dikkat çekerek, ESKİ’ye ve genel müdür Oğuzhan Özen’e karşı yaptığı bu hamlede tepkileri üstünden atmak istiyor.
Şöyle ki; Odunpazarı ile Büyükşehir belediye başkanlarının dolayısıyla onların çoook yakın mesai arkadaşlarının sözde “gizli” bir savaş içinde olduklarını her ne kadar sürekli inkar etseler de artık sağır sultan da biliyor. Dolayısıyla zam talebine Kurt’un üstelik de yanında Odunpazarı meclis üyeleri sayın Çuhadar ve Erginbaş’ı da alarak ret oyu vermesi, aslında Büyükerşehir’e bir uyarıdır, göz dağı vermektir. Bakın “bize ihtiyacınız var, biz olmazsak işiniz çok zor” demektir. Açık açık siyaset yapmaktır, yani ben açıkçası Sayın Kurt’un dediği köylerde şebeke suyu kullanımındaki adaletsizlik için böyle bir muhalefet ortamı yarattığı açıklamasını inandırıcı bulmuyorum.
Madem böyle bir adaletsizlik var, o zaman bu konu ile ilgili gerekli düzenlemenin yapılmasını yeniden talep edebilir. Verdiği önergenin yanıtlanmasını isteyebilir ama 2 farklı konuyu birbiri ile ilişkilendirerek Kurt, bu hamlesinde kendisini haklı çıkarmayı hedefliyor. Nitekim, olaylara dışardan bakan çoğu insan da “halkçı başkan Kurt zamma karşı çıktı” diyerek, övgüler diziyor.
Meclisleri takip eden bir gazeteci olarak, daha önce belediye tarafından yapılan pek çok zammı, AKP’li üyelerin ret oyu vermelerine karşın Sayın Kazım Kurt’un, hükümetin yanlış politikalarını gerekçe göstererek nasıl savunduğunu çok iyi biliyorum… Türkiye aynı Türkiye, ekonomi derseniz her geçen gün daha da kötüye gidiyor, hayat pahalılığı ve her alanda yapılan zamları da hepimiz biliyoruz, dolayısıyla bu zammın bir gereklilik sonucu yapıldığını Başkan Kurt da gayet iyi biliyor. (Gönül ister ki hiçbir şeye zam yapılmasın, her şeyin yüzde 200 fiyatı artmasın ama, yaşadığımız gerçek bu değil!) Dolayısıyla Kurt’un bu hareketi “halkçı” bir hareket olmaktan çok Büyükşehir’le artık iplerin tamamen koptuğunu ve savaşın açık açık yapılacağını gösteriyor.
Şimdi bu gelişmelerden sonra en çok merak edilen Yılmaz Büyükerşen’in ne yapacağı…
Seçime daha var söylemlerine karşın, anlıyoruz ki seçim çalışmaları çoktan başlamış, bizi hareketli günler bekliyor…