Kent kültürü diye bir kavram vardır. Bunun açılımı; kent yaşamıdır. Daha doğrusu, kentin genel görünüşüyle yaşam tarzıdır. Caddeler, meydanlar, tarihi eserlerin korunması, yapılar, heykeller, insanların giyim kuşamları, sanatı paylaştıkları konserler, tiyatrolar, sergiler, müzeler, kütüphaneler, bunların afişleri. Hatta meyhaneleri, mağazaların vitrinlerine kadar hepsi. Bir kenti beğenmek bunların hepsinin toplamıdır.

     Kentli uygar kişidir. Beğenileri, estetik değerleri, bakışı olanlardır. Tasarlanmamış, sıradanlığı, kültürüyle gelenekleriyle bütünleşmeyen hatta geleceğe değil de geriye götürenler rahatsız eder, kentini sevmesini engeller. Kentli modern, çağdaş yaşamı ister. Yaşadığı yerde; filmlerde, gezip gördüğü yerlerde gördüklerini, başkalarından diklediklerini ister.

     Kentler severek yaşandığı için kenttirler. Sevildikleri için gelişirler, büyürler. Onun için kentlinin olurlar.

     Eskişehir kent mi?

     Eskişehir’e gelip gidenlere “Eskişehir’i nasıl buldunuz?” diye sorulduğunda, hep  “Güzel, Avrupa kentleri gibi” yanıtını alıyoruz. Çoğu da “Daha önce gelmiştim, o yıllarda biraz kasaba gibiydi, şimdi modern kent olmuş” diyor. Eskişehir’e bir dönem tahsil için gelenlerin kaldıklarını ya da görevli olarak atanmışların daha sonra emekliliklerinde yerleştiklerini görüyoruz. Zaman zaman yapılan araştırmalarda

Eskişehir’in   “en yaşanabilir” kentlerden biri olduğunu açıklamaları da bir kez daha sevilmesine katkı veriyor.

      Eskişehir  ülkemizin önde gelen kentlerinden biri, derken;  üç üniversitesi ile bir eğitim kenti. Öncü Demiryolları, Hava İkmal, Şeker fabrıkaları  ve Eti, Sarar gibi özel sanayi kuruluşları ile sanayi kenti ve Şiirden Sinemaya, Cam Sanatlarından Pişmiş Toprak Heykel’e, Çocuk Tiyatroları festivallerine kadar uluslararası festivalleri olan, bunun yanında 7 Sahneli Şehir Tiyatroları, ülkemizin önemli Senfoni Orkestrasına sahip, ülkemizin en öndeki sanatçılarının sergilerini açtığı ve bir çok ulusal sanat etkinlikleri yaşanan, Çağdaş Sanatlardan, Karikatüre, Çağdaş Cam Sanatlarına, Uluslararası Seramik Müzesine kadar müzeleri olan hatta üniversitelerinde sanatın her alanında sanat eğitimi yapılan bir kültür-sanat kentidir. Bununla Eskişehir kişi başına en çok sinemaya gider, her beş kişiden biri tiyatroya giden kenttir ve kitap satışı ve okuru ile de Türkiye ortalamasının üzerindeki bir kenttir.

    İnsan çalışır. Bu çalışma insanın bütün yaşamı değildir. Öyle olsa yaşam bir ömür yaşanılmaz olurdu. Onun için insanın sosyal yanı vardır. Bir araya gelmek. Ortak değerleri yaratmak, yaşamak, paylaşmak ve onları geliştirmek. İşte bunu kent yaşamında kültür-sanat etkinliklerinde geliştirebilir. Bu konuda büyük önderimiz Mustafa Kemal Atatürk  “Sanatına ve sanatçısına sahip çıkan uluslar her alanda öncü olur ve geleceğin kurucusu olurlar” dediği gibi  sanat insanında, toplumunda yaratıcı yanını geliştirir. Ayrıca,  bir konserin, bir tiyatronun ya da diğer sanat etkinliklerinin verdikleri vardır. Oradan insanın insani duygularını geliştirdiği gibi yaşam tarzını zenginleştirdiği gerçeği ile kentlilik de gelişir. Örneğin; hoşgörü kültürü ile barış içersinde yaşama. Mutlu olma ile işinde, gücünde verimli, yaratıcı olma gibi…      Avrupa, sanayi devrimini gerçekleştirirken şehirleri kentleştirmişlerdir ve kentlerdeki her şeyi kırsal yörelere de taşımışlardır ve köylü kentli diye bir şey bırakmamışlardır. Ortak yaşam tarzını yaratmışlardır…