4 Eylül 1936

İngiliz Kralı 8.Edward, Atatürk’e nezaket ziyaretinde bulunmak ister...

Mustafa Kemal, batılıların sofra adabına göre konuğunu ağırlamayı planlar ve hazırlığı yapacak yetkililere:

“İngiliz sarayında verilen ziyafetler ne şekilde oluyorsa, onu eniyi bilen aşçı ve masa düzenini yapacak birilerini bulunuz” der.

En iyiler bulunur.

Beklenen gün gelir.

Tahta çıktıktan sonra, ilk yurt dışı gezisini Türkiye’ye yapan krala, gereken konukseverlik gösterilir. 8. Edward, kendisi için hazırlanan ihtişamlı sofrayı görünce:

“Sizi tebrik ederim ekselansları ve aynı zamanda çok teşekkür ederim. Kendimi İngiltere’de zannettim” diyerek, memnuniyetini ifade eder.

Ancak yemek servisi sırasında; garsonlardan birinin ayağı halıya takılarak, taşıdığı servis tabaklarının hepsini yere düşürür…

Yemekler halının üzerine dağılır!

Hatayı yapan garson utancından kıpkırmızı olmuştur.

Bu olayı fırsata dönüştürmek isteyen İngiliz Kralı, alay etmek istercesine:

“Yeni bir ülke kurdunuz ekselansları ama henüz hizmet edecek bir uşağınız bile yok” der.

Mustafa Kemal Atatürk istifini bozmadan cevap verir:

“Haklısınız ekselansları, ben bu millete her şeyi öğretebildim ama onlara uşak olmayı bir türlü öğretemedim.”

Sofrada oturan herkes, Atatürk’ün zekâsına hayran kalırlar.

Mustafa Kemal garsona “Vazifene devam et” emrini verir.

19 Temmuz 2023

Nerden Nereye…

“WearegratefulfortheUAE’scontinuedstrongsupportforTurkiye.”

“BAE(Birleşik Arap Emirlikleri)’nin Türkiye’ye devam eden güçlü desteği için minnettarız” ifadelerinin yaşandığı ahir zamanlardayız.

***

Değerli Okurlar; “Minnet” kelimesi Atatürk’ü çağrıştırıyor öncelikle bana!

Saltanatın kaldırılıp, Cumhuriyetin ilanıyla, Medeni kanunun, laikliğin kabulüyle, Çanakkale, Kurtuluş, İnönü, Sakarya’sıyla,  ilke-inkılaplarıyla ve giriş kısmındaki hikâye gibi pek çok yaşanmışlıklarıyla...

“Beni görmek demek, mutlaka yüzümü görmek demek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız, bu kâfidir” demişti Ulu Önder.

İşte; ne zaman O’nu, şehit ve gazilerimizi hatırlasak; saygı, özlem, rahmet ve minnet sözleri cümle olur, yüreklerde dillerde…

Bir de; 14. Yüzyılda yaşamış Azeri Divan Şairi Nesimi’nin pek çok sanatçı tarafından müzik eşliğinde söylenen şiirini anımsarım.

Har içinde biten gonca güle minnet eylemem…

İblisin talim ettiği yola minnet eylemem.

Bir acayip derde düştüm herkes gider karına…

Rızkımı veren Hüda’dır kula minnet eylemem.

Ey Nesimi can Nesimi ol gani mihman iken…

Yeryüzünün halifesi hünkaraminnet eylemem!

***

Dilin kemiği yok!

Ağzımızdan çıkanı kulağımız duymuyor kimi zaman ve idrak da edemiyoruz!

Bazen de bilinçli mi söyleniyor ne?

Her ne olursa olsun, tarih affetmez. Zira tarihin bütün aydınlık sayfaları, karanlık bir sayfadan sonra yazılmamış mıdır?

Ve millet de affetmez!

Son söz Mustafa Kemal Atatürk’ten gelsin.

“Bağımsızlıktan yoksun bir ulus, uygar insanlık karşısında uşak olmaktan kurtulamaz.”

Sağlıkla kalın.