Son zamanlarda güzelliklerle karşılaştığımız gibi sık sık garip durumlarla da karşılaşıyoruz. Zeki Müren Anı Gecesi çok güzeldi. Ancak orada karşılaştıklarım için aynı şeyleri söyleyemeyeceğim.
24 Eylül Sanat Güneşimiz Zeki Müren’in ölüm yıldönümünde Bodrum Antik Tiyatroda bir anı gecesi tertiplendi. Bu özel gecede Muğla Büyükşehir Belediyesi Senfoni Orkestrası eşliğinde Hakan Aygün ve Umut Akyürek sahne alarak unutulmaz Zeki Müren eserlerini seslendirdiler.
Etkinlik saat 20.00 başlayacaktı. Bilet kontrolü, yerleşim süresi vs. hesaplayarak saat 18.30 civarında giriş kapısındaydım. Benden daha erken gelmiş yaş ortalaması 75-80 civarında olan ve tamamı kadınlardan oluşan 10 kişilik gurubun arkasında beklemeye başladım.
Saat 19.00 olmasına rağmen içeri alınmakla ilgili henüz daha herhangi bir kıpırtı yoktu. Vakit ilerledikçe sırada bekleyen oldukça bakımlı ve süslü teyzeler yavaş yavaş homurdanmaya başladılar. İçlerinden biri kapıdaki güvenlik görevlisine kadar yanaşıp
‘’Oğlum kapıyı ne zaman açacaksınız?’’ diye sordu.
Güvenlik görevlisi:
‘’Efendim daha vakit var, haber gelince açacağım.’’ diye cevap verince bizim süslü teyze;
‘’Oğlum bizler 80 yaşındayız. Ayakta duramıyoruz. Kapıyı açın’’ diye ısrar etti.
Genç güvenlik görevlisi tekrar cevap verdi.
‘’Hanımefendi kurallar böyle, vaktinden önce sizi içeri alamam.’’
Bu olumsuz cevaptan sonra homurdanmalar bütün kadınlara yayıldı. Yükselen rahatsız edici seslere daha fazla kayıtsız kalamadım. Patladım.
‘’Eminim ki; Hepimiz zaman zaman kuralsızlıklardan şikayetçiyiz. Ama işimize gelmediğinde kuralları tanımak istemiyoruz. Burada bulunan herkesin eğitimli kişiler olduğunu düşünüyorum. Biraz daha hassas ve sabırlı olsak güzel olmaz mı? Vakit geldiğinde nasıl olsa kapıyı açacaklar.’’
Söylediklerimden sonra hepsinin sesi kesildi. Ancak sükunet uzun sürmedi. Arka sıralardan başka bir kadın gelip kapının önünde söylenmeye başladı. Sessizce bekleyen ve sabırlı davranmamayı beceremeyen diğerleri de ona eşlik ettiler. Yetmezmiş gibi sözde protestolarıyla hep birlikte bağırıp alkışlamaya başladılar.
Kafasındaki hasır şapkasıyla sırada bekleyenlerden biri:
‘’Bu anları videoya çektim. Kapıyı açmazsanız sosyal medyada paylaşacağım.’’diye avaz avaz bağırmaya başladı.
Zavallı güvenlik çaresizce:
‘’Zamanı gelince açacağız hanımefendi. ’’dedi ve 10 dakika sonra kapıyı açtılar.
Bilet kontrolünden sonra yerlerimize oturmaya başladık. Konser alanının Antik tiyatro oluşu oturma yerlerinin kesin olarak tayin edilişine izin vermediğinden yerleşimler esnasında ufak tefek problemlerle karşılaşıldı.
Sonunda Hakan Aygün sahneye çıktı. Açılış konuşmasını yapmaya başladığı an, yanımdaki sırada yine bahsettiğim yaşlardaki dört kadın oldukça yüksek bir sesle yer kavgasına tutuştular. Neredeyse saç saça baş başa gireceklerdi. Sesleri duyan bütün kafalar onlara çevrildi. Üç güvenlik görevlisi farklı yönlerden yanlarına koşarak duruma müdahale edip hepsini yerlerine oturttular.
Hakan Aygün kadınlar tarafından kesilen konuşmasına durum yatışınca devam etti. Program başladı. Muhteşem sanatçılar eşliğinde olağanüstü Zeki Müren besteleriyle mest olduk.
Gecenin sonunda sunucu, emeği geçenleri plaket takdimi için sahneye davet etti. Bodrum Kaymakamı davet edildi. O sırada Milas Kaymakamının da orada olduğu anlaşılınca, o da sahneye davet edildi. Kaymakam sayısı ikiye çıkınca sunucu, ‘’aramızda başka kaymakam varsa gelsin.’’ diyerek espri yaptı.
Yanımda oturan yine malum yaşlardaki beyefendi, ‘’ben Yalova Kaymakamı hemen geliyorum’’ deyince, olmayan kaymakamamı, o meşhur hikayesine mi? aldı mı beni bir gülmek!
Sahnede plaketler takdim edilirken ve program henüz daha bitmemişken. Az evvel yer kavgasına şahit olduklarım da dahil herkes bir telaş dışarı çıkmaya yeltendi. Güvenlik görevlileri müdahale etse bile bir çoğu bunu başardı. Diğer taraftan bir gurup İzmir Marşını başlatmaya çalışsa da sonu gelmedi. Ne alakaysa!
Sahnedekilere saygısızlık olarak algıladığım bütün bu durumlar konser boyunca beni düşündürdü. Bize ne oldu böyle, karşılaştığım herkes başına gelen olumsuzluklardan yakınırken, o zaman bunları yapanlar kimler?
Bu ülkeye ve insanlarına dair inancımı kaybettiğimde aklıma hep deniz yıldızı hikayesi ve rahmetli Ali Ağabeyim gelir, derdi ki; ‘’Nalancığım biz varsak başkaları da vardır. Umutsuz olmayalım lütfen.’’
Evet; güzellikler, doğruluklar artsın istiyorsak mücadelemizde tek olsak bile savunduklarımızdan asla ödün vermeyelim efendim.
Sevgiyle kalın…